menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bayramı sevmek ve yaşamak

28 3
29.03.2025

Bugün arife, yarın bayram inşallah.

Arife marifet, irfan, maruf, Arafat, arif… kelimeleriyle aynı köktendir.

Yevmu ‘arafet: haccın ‘Arafat’ta vuku günüdür; Arafat ise vakfe mevkiinin adıdır. Ramazan Bayramı’ndan önceki gün son oruçlu güne de yevmu ‘arafet’a nispetle ve elbette Peygamberimiz Aleyhisselam’ın buyruğunca arife günü denmiştir.

İlgili kelimelerin sözlük anlamlarını merak eden okurlarımızı Mütercim Âsım Efendi’nin Kâmûsu’l-Muhît Tercümesi’ne yönlendirerek, biz arife ve bayram terimlerinin manaları ve uygulamaları üzerinde duralım.

Ramazan oruçları tutuldu; Kur’ân okundu; dua (ibadet) edildi; zikredildi, hamd ve şükürler beyan edildi; imkanları uygun olanlarımız en azından yoksulları tebessüm ettirdi… Bunlar ilk alışkanlığı tembellik olan nefislere zor gelen şeylerdi ama Müslümanlar bu zorluğun üstesinden geldiler.

Arife bu hâllerin ve eylemlerin toplandığı gün olarak söz konusu zorluk(lar) karşılığında verilen bayram ödülünün münadisidir ve aynı zamanda bu ay boyunca süren mezkur hâlleri ve eylemleri -son gün olarak- kendisinde toplayandır. Ödül olan bayram (ʿıyd) ise yay(ıl)madır; rahatlama ve rahat davranmadır.

Ödül olarak bayram etmek ve dini davranışlar konusunda rahatlığa ermek, özü itibariyle değişmez. Ancak bizim bu değişmeyenle kurduğumuz ilişkiler, zamana ve vakte tabi olarak değiştiği için değişebilmektedir. Nitekim sapkınlıkta fazlalaşma tespit ettiğimiz bu zaman ve Gazze özelinde şahit olduğumuz zulüm vakti söz konusu değişmenin tipik iki örneğidir.

Sapkınlıktaki genelliği,........

© Yeni Şafak