menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bu vatan kimin, düşman kim?

52 24
10.08.2025

Son günlerde “Terörsüz Türkiye” süreci bütün hızıyla ilerlemektedir. Kısaca özetlemek gerekirse; Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında “iç cepheyi güçlendirme” vurgusunu ön plana çıkaran etkili hitabının ardından, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli DEM partililerin elini sıkarak birlik mesajı vermiş, kısa süre sonra da terör örgütünün kendi kendini feshetmesine ilişkin önemli bir beyanat paylaşmıştır.

“Zamanı gelmiş bir fikirden daha güçlü bir şey yoktur” der önemli bir deyiş. Bugün, Büyük Türkiye’nin başlangıç adımlarını attığı bu dönemde, terör örgütünün kendini feshetmesi, hem ülkemizin hem de bölgemizin geleceği açısından stratejik bir kırılma noktasıdır.

Hafızamızı yoklayalım: Cumhuriyet’in 100. yılında hangi konularla vakit kaybettik, neleri tartıştık? Aslında bu soruların cevabı, geleceğimizin nasıl şekilleneceğine dair de fikir verir.

Yüzyıl boyunca Türkiye’ye dayatılan üç temel tartışma başlığı vardı:

Türk-Kürt meselesi, Alevi-Sünni meselesi, laik-antilaik meselesi.

Bir de Osmanlı’dan devralınan “ilericilik-gericilik” tartışması.

Oysa ülkemizin iç meselelerini, bölgesel sorunları ve küresel siyaseti değerlendirirken asla gözden kaçırmamamız gereken bir gerçek var:

Birinci Dünya Savaşı’nda başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Batılı emperyalist güçler İslam dünyasını baştan başa işgal ettiler. Osmanlı Devleti’nin çökmesi, bugün onlarca İslam ülkesinin başsız ve sahipsiz kalmasına yol açtı.

Emperyalistler, Afrika ve Uzak Doğu’daki bazı ülkeleri doğrudan sömürge olarak yönettiler. Diğerlerini ise göstermelik bağımsızlık verip diktatörler eliyle kontrol altında tuttular. Bugün hâlâ Batı müttefiki diktatörlerle yönetilen ülkeler mevcuttur.

Türkiye söz konusu olduğunda ise doğrudan işgalin sürdürülemeyeceğini biliyorlardı. Zira Sened-i İttifak’tan Birinci ve İkinci Meşrutiyet’e, oradan Cumhuriyet’e uzanan........

© Yeni Şafak