Zirveye giden Erdoğan’ın zihninde bir coğrafya var? Türkiye garantör, Türk askeri Gazze’de ise ateşkes kalıcı olur. “Peki ya Türkler geri gitmezse!” Türkiye ile “Büyük Pazarlık Masaları” artık kurulmalı…
Hamas ve İsrail dün esir takasını gerçekleştirdi. Önce yirmi İsrailli rehine teslim edildi. Ardından Filistinli esirlerin serbest bırakılmasına başlandı.
İsrailli rehineler gayet bakımlı, neşeli, kendilerine iyi davranılmış. Bazıları Kassam savaşçılarının kendilerini İsrail saldırılarından korumak için bedenlerini siper ettiğini bile söyledi. Kendilerine son derece nazik davranıldığını söyledi.
Filistinli esirlerden ilk bırakılanlardan biri küçücük bir çocuk. Bir gün önce serbest bırakılanların hapishanelerde hazırlık görüntüleri yayınlandı.
ESİRLERE BİLE SOYKIRIM UYGULANMIŞ!
Gözleri bağlı, korkunç bir eziyet ve aşağılama bizzat servis edildi. İşkence, kötü muamele, aşağılama, bitap düşmüş, tükenmiş insanlar...
Esirlere bile soykırım devam etmiş. Ve üstelik bunlar sadece kendi vatanlarında oldukları için kaçırıldı. Evlerini, ailelerini, topraklarını savundukları için bunlara maruz bırakıldı. İnsan zihnini tersyüz eden bir gerçeklik sınavı ile karşı karşıyayız. Doğruluk, gerçeklik, normallik, meşruluk kavramları, zihinlerimizi iğfal edecek ölçüde yeniden kurgulanmış.
TRUMP’IN ÖDÜLÜ, GAZZE HALKININ “İNSAN EKSENİ”…
ABD Başkanı Trump dün İsrail’e geldi, Parlamentoda konuştu. Kendisine, Ateşkes Anlaşması sebebiyle Mısır tarafından Nil Nişanı, İsrail tarafından Devlet Madalyası verildi. Trump’ın egosu, başarı tutkusu bir şekilde tatmin edildi. Nobel Ödülü alamadı ama bu ödüllerle sakinleştirildi.
Ateşkes kararı ile iki yıldır devam eden soykırım, İsrail barbarlığı “şimdilik” durduruldu. Gazze halkı bir nefes alabildi. On binlerce evladını toprağa gömen bu milletin sevincini görünce, nasıl bir direnç, nasıl bir umut, nasıl bir “saf insan hali” diye derin derin düşünmeden edemiyor insan. Bu kadar ağır bedeller ödemelerine rağmen hepimize insan eksenini yeniden hatırlattılar.
BU “ATEŞKES”İN GERÇEK MİMARI ERDOĞAN’DIR!
Ateşkes anlaşması için liderler Şarm-el Şeyh’e gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda konuşma yapacak. Açık söyleyelim, Ateşkes’in gerçek mimarı Erdoğan’dır. Ama o, ödül ya da şan şöhret için değil, büyük coğrafyanın derin hafıza ve idraki ile hareket ettiği için, hep daha uzun vadeli hesapların içinde oldu. Dolayısıyla “Erdoğan müdahalesi”nin içeriği tam olarak kavranamadı.
Trump’la o telefon konuşması olmasaydı, ABD Başkanı Netanyahu’nun yalanları ile bu sefer de “diplomatik soykırım” devam edecek, Gazze halkı sürgüne gönderilecek, anlaşma olmaması için ağır maddeler dayatılacak, soykırımı devam ettirmek için yeni şartlar hazırlanacaktı.
TÜRKİYE GARANTÖR, TÜRK ASKERİ GAZZE’DE İSE ATEŞKES KALICI OLUR.
Erdoğan-Trump görüşmesi bu oyunu bozdu. Muhtemelen Erdoğan, Trump’a başka bir pencere açtı: “Böyle devam ederseniz bütün coğrafyayı kaybedersiniz, Netanyahu’nun ipi ile kuyuya inmeyin” mealinde ikna edici cümleler kurdu. Daha iyi, daha gerçekçi bir teklif sundu. Her ne konuşulduysa, Erdoğan’ın müdahalesi bugünleri görmemize imkân sağladı. Yoksa Gazze imha edilecek, insansızlaştırılacak, İsrail topraklarına katılacaktı.
Ateşkes yapılır ama İsrail saldırganlığı devam edecektir. ABD kadar Türkiye, Katar, Mısır gibi Müslüman ülkelerin Gazze’de garantör olması, askeri olarak bulunması, güvenliği sağlaması, ateşkesin yaşaması için tek yol. Yoksa bir hafta içinde her şey durduğu yere geri döner.
“PEKİ YA TÜRKLER GERİ GİTMEZSE!”
İsrail basınındaki yaygaralara bakınca, “Erdoğan müdahalesi”, Türkiye’nin garantör olması, Türk askerinin Gazze’ye girmesi onları ölümcül derecede rahatsız etmiş. “Türkiye hem Kuzey’den hem Güney’den İsrail sınırlarına indi, bizi kuşatıyor” ağlamaları başlamış.
“Türkler girdikleri yerden bir daha çıkmazlar” genellemesi, bütün metinlerin arka planına yerleşmiş. Haksız da değiller, gerçeği görmüşler. Geri........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein