Yeni ‘normal’in köleleri
“Normal dediğimiz şey baskılamanın, inkârın, bölünmenin, yansıtmanın, içe atmanın ve yaşantı üzerindeki diğer tahripkâr eylemlerin bir ürünüdür. Varlığın yapısına toptan yabancılaşmadır” diyor ‘Yaşantının Politikası’ isimli meşhur kitabında Ronald D. Laing. Oysa bizler hepsi birer ön kabulden ibaret olan birtakım normaller üzerinden şekillendiriyoruz hayatlarımızı. Normal olmayan şeyleri de yine bu normal kabulleri üzerinden teşhis ediyor, yargılıyor ve devre dışı bırakıyoruz.
Toplumsal hayatın akışı içinde yaygın biçimde normal kabul edilen şeylere karşı içinizde sesini susturamadığınız şüpheleriniz varsa ve bunlar her geçen gün daha fazla artıyorsa önünüzde iki seçenek var demektir: Ya bütün bu şüpheleri kendinize saklayacak, herkesin içinde yüksek sesle ifade etmeyeceksiniz ya da ‘anormal’ damgası yemeyi göze alacaksınız. Çünkü hiç kimse artık ‘normal’i tartışmaya açmaya istekli değil! Normal kabul edilen hemen her şey kalabalıklar nezdinde giderek bir inanca dönüşüyor ve insanlar dogmatik biçimde sahipleniyor onları. Aksi sancılı bir sorgulamayı gerektiriyor çünkü; vazgeçmenizi, değişmenizi, geldiğiniz bu yerden gelmeden önceki halinize dönebilmenizi, kafanızın konforunu bozmanızı gerektiriyor. Kendinizi, hayatınızı, kabullerinizi, duygularınızı, alışkanlıklarınızı ciddi biçimde sorgulamanızı, doğruyu yeni baştan aramaya başlamanızı gerektiriyor. Kafalarını konforlu tutmak isteyen insanlar için şüphe yok ki son derece keyif kaçırıcı,........
© Yeni Şafak
