menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Vreçça ve anılarım: Köyümüz dağa yakın olduğu için, her yıl kış aylarında kar yağardı…”

8 1
24.02.2025

Zalihe Yababa/GAZEDDA

(Zalihe Yababa, “Gazedda” için Vreçça’dan hatıralarını kaleme aldı… Teşekkürlerimizle bu güzel hatıraları paylaşıyoruz. S.U.)

Ben Zalihe Yababa, 1953 yılında Baf kasabasının Vreçça köyünde doğdum.

Her insanın olduğu gibi, beni de doğup büyüdüğüm köyümde yaşarken birçok hatıralarım oldu. Bunları sizlerle paylaşmak istedim.

Vreçça köyü 500 nüfuslu bir yerleşim yeriydi. Trodos dağlarının eteğinde olan köyümüzün meyilli, inişli, çıkışlı bir coğrafyası vardı. Ovalara gimek için birçok engebeli yolardan geçerdik.

Bu da bize hayatın ne kadar inişli çıkışlı ve zorluklarla geçen bir yol olduğunu gösteren bir hayat dersi gibiydi. Köyümüz dağa yakın olduğu için her yıl kış aylarında kar yağardı.

KÖYDEKİ EVİMİZ…

Bizim köydeki evimiz iki dönüm bahçesi olan bir arazinin üzerine inşa edilmişti. Avluda, ekmek pişirdiğimiz fırın, onun yanında ise çeşitli hayvan beslediğimiz kümes vardı. Tuvaletimiz evden elli metre ilerideydi.

Bahçemizin bir kenarında kocaman bir ceviz ağacı vardı. Hemen altında çamaşır yıkadığımız taş tekne yer alırdı. Çamaşırlarımızı yıkamak için avluda ocak kurardık ve çamaşır suyunu bu ocakta kaynatırdık.

Bahçemizde akla gelebilecek her çeşit meyve ağacı vardı. Bahçemiz çok güzel ve özeldi.

MahalIedeki betondan dökülmüş su evleği ,evimizle yolun arasından geçerdi. Mahalle çeşmesi de evimizin hemen karşısındaydı. Burada çeşmeden ve evlekten gelen su sesleri, ağaçlarda oturan kuşların sesleri ve ağaçların yapraklarının bir birine vurmasıyla çıkan şırıltılar vardı. Yani doğayla aramız çok iyiydi ve iç içeydik.

DOĞAYLA İÇ İÇE BİR HAYAT…

Biz köylüler sürekli olarak doğayla iç içe olduğumuzdan ve bahçede, tarlada çalıştığımızdan dolayı çok sağlıklıydık, nadiren hastalanırdık .O zamanda köyümüzü olumlu yönde etkileyen ünlü doktorumuz İhsan Ali’ye giderdik. O kadar iyi doktordu ki biz ona Lokman Hekim derdik. Bu iyi kalpli İhsan doktor hastalardan çoğu kez para yerine dua alırdı. Kendisine giden hastalar bir defada şifa bulurdu. Çünkü kalbi gibi doktorluğu da çok iyiydi. Nurlar içinde yatsın.

Ben küçükken annemle birlikte bahçemizde olan meyve ağaçlarından toplar, civar köylere gider ve onları satardık. Eskiden bir köyden diğer köye gitmek için ulaşım aracı yoktu. O yüzden hayvanlarla giderdik bu köylerden biriside Ayanni’ydi.

Vreçça ile Ayanni köyü arasında bir dere vardı. Bu köye gidebilmek için bu dereyi geçmemiz gerekirdi. Bu geçiş esnasında tehlike yaşardık. Derenin içinde ağaç kütükleri vardı, ancak onlara basarak dereyi geçebilirdik. Her an suya düşüp sele kapılabilirdik.

Şimdi merak ederim, biz bunları yaparken bizi kim korurdu. Tabii ki yüce yaradan. Bir anne nasıl çoçuğuyla birlikte öyle zor yollardan geçerek köylere gidebilirdi.

Dere kenarında boy boy çınar ağaçları uzanıyordu. Bu ağaçların altında dinlenir, yemeğimizi yerdik. En güzel olan da yemekten sonra derenin en berrak yerinden akan sulardan kana kana içmemizdi. Köyümüze mevsimin yaz veya kış olduğuna aldırmaksızın gün batımıyla dönerdik. Dedemin köyümüzde uçsuz bucaksız tarlaları vardı. Bu tarlalara ekin ekerdi, bu ekinlerin biçilmesine bende gider yardım ederdim. Kalabalık olurduk ve ben sıramı alırdım, biçmeyi önde ben bitirirdim.

KÜPELİ KIZ ADLI KEÇİM…

Bana, emeğimin karşılığı olarak dedem bir sene bir keçi vermişti. Bizim başka keçilerimiz da vardı. Bunların hepsine isimler takardık. Kimi kınalı kız, kimi kara kız. Ben en çok dedemin bana verdiği keçiyi severdim, Ona daha çok özen gösterir ve onunla çok ilgilenirdim. Adını da küpeli kız koymuştum .Çünkü kulakları küpeli gibiydi.

Bu anıları yazarken tabii ki geçmiş hayatımızı hatırladım. O yılar yaşanan tüm zorluklara rağmen yinede çok güzeldi. Zaten köyde doğayla iç içe, ovalarda iş yaparken, hayvanlarla vakit geçirilen zamanın nasıl akıp geçtiğini farkına bile varmazdık. Gerçek olan şu ki o zaman yaşananlar çok daha doğal ve sadeydi.

Keşke hep öyle kalsaydı.

MİLARGA BÖLGESİ…

Vreçça köyünün yüksek bir yerinde olan ve adına Milarga denilen ayrı bir yerleşim yeri vardı. Bu yer tepe yamaçlarına kurulmuş bir mahalleydi. Bu yerde tümü akraba olan beş aile yaşardı.

Bu........

© Yeni Düzen