“Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği’nin tarih turundan izlenimler...”
Ulus Irkad
(Araştırmacı yazar Ulus Irkad, Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği AHDR’ın tarih turundan izlenimlerini kaleme aldı... Bu değerli yazıyı teşekkürlerimizle paylaşıyoruz. S.U.)
Geçtiğimiz gün, Tarihsel Diyalog ve Araştırma Derneği’nin (AHDR) düzenlediği seminerlerin üçüncüsüne katıldık. Öncelikle eğitmen arkadaşlar katılımcılardan, daha önce araştırıp Lefkoşa hakkında bazı fotoğraflar getirmelerini istemişler ve tura başlarken herkes bu fotoğraflar hakkında görüşlerini belirtmişti. Amaç da tura başlamadan katılımcıların konuya ısınmaları ve konu hakkında az-çok bilgiye varmalarını sağlamaktı.
TUR BAF KAPISI’NDAN BAŞLIYOR
Tur, Lefkoşa’nın güneyinde bulunan Baf Kapısı’ndan başlıyor. Orada bir 20 dakika AHDR’dan bir arkadaşımız katılımcı öğretmenlere “Baf Kapısı” hakkında bilgiler veriyor. Osmanlı Fethi sırasında bu kapının da gene Girne Kapısı, Mağusa Kapısı gibi kapılardan biri olduğunu, üzerindeki şu anda epeyce yıpranmış olan tahta kapının da dört yüz yıldan fazladır kapı üzerinde olduğunu öğreniyoruz. Kapı’nın etrafında da çeşitli etnik gruplara ait dini mabetlerin olduğu söyleniyor. Bölgede devlet daireleri ve İngiliz Dönemi’nde inşa edilen bir parkın da bulunduğu ama şimdilerde bu parka Kıbrıs’ta bulunan işçi ve göçmenlerin yoğunlukla geldiğini öğreniyoruz. Daha sonra gene hep birlikte hareket edip meşhur Faneromeni Kilisesi’ne gidiyoruz. Bu kilisenin ve içindeki bir mezarın veya mabedin de burada bulunduğunu, Faneromeni Kilisesi içinde bir de Kız Okulu’nun bulunduğunu, bu okulun son zamanlara kadar Güney Kırbıs’a gelen etnik gruplardan, Gürcü, Rus gibi çocukların kullandığı bir ilkokul olduğunu, Rum Kilisesinin bu okul için 2000’li yılların başlarında bir milyon avro harcadığını öğreniyoruz. Tabii okul faaliyetlerine şimdilerde son vermiştir. Bu arada okulun eski müdürlerinden bir emekli müdür yanımıza gelerek tüm gruba okul hakkında bilgiler verirken benimle özel olarak yaptığı konuşmada bu bir milyon Avro ile çocukların ülkelerinden öğretmenler getirttiklerini, bu öğretmenler yardımıyla çocukların Rumca öğrendiğini bana söylerken, benim de emekliye ayrılmadan önce okulumda 17 dilden konuşan çocuklar olduğunu öğrenince bana dil sorununu nasıl çözdüğümüzü sorunca; ona öğretmenlerle Türkiye’den gelen Arapça bilen çocuklar ve Rusça bilen Türkmen çocuklarla gruplar oluşturarak çocukların oyunlarla ve birlikte olmakla dil sorunlarını kendi yöntemlerimizle çözdüğümüzü söylüyorum ama son zamanlarda bazı ortaokul ve lise öğretmenlerinden bu yöntemin oralarda çalışmadığını öğrendim. Bu arada Faneromeni Kilisesi yanında bir zamanlar Lüzinyanlar’a ve Venedikliler’e ait olan, Osmanlıların camiye çevirdikleri ama 1963 yılından beri terkedilmiş olan “Araplar Camii” hakkında bilgiler alıyorum. Bu caminin Lefkoşa’nın en küçük camisi olduğunu öğreniyorum.
LEFKOŞA’NIN KUZEYİ...
Lefkoşa’nın kuzeyine Lokmacı Barikatı’nda Arasta’ya giriyoruz ve gene Kıbrıslıtürklerce meşhur olan bazı duvar resimlerini inceliyoruz. Bunlardan biri de Arasta’da Köroğlu ailesinden bir teyzenin resmiydi. Köroğlu ailesinin Lefkoşa’nın meşhur ailelerinden biri olduğunu, Sadrazam Mehmet Kamil Paşa’nın hanımı Akıle Hanım’ın da bu aileden olduğunu, Sadrazam Mehmet Kamil Paşa’nın ailesinin aslen Piroili olduğunu, oradan da Sadrazam’ın kızkardeşleriyle birlikte Mısır’a gittiğini, Sadrazam’ın Baf Medresesi mezunlarından olduğunu (İbrahim Sıtkı Efendi’nin öğrencisiydi) Sadrazam’ın bazı kızkardeşlerinin Mısır’a yerleştiğini biliyorum. Sadrazam’ın bir kızkardeşinin de Lefkoşalı Yoğurtçu Derviş ailesinin ninelerinden olduğunu, birkaç defa Sadrazamlık yapan Mehmet Kamil Paşa’ya İttihad ve Terakki tarafından darbe yapıldığını, 1912 yılından sonra Kıbrıs’a gelerek, 1913 yılında Kıbrıs’ta öldüğünü çok iyi biliyorum. Daha sonra Selimiye taraflarında rahmetlik Şefik’in resmi önünde bilgiler veriliyor.
HANLARIN BULUNDUĞU BÖLGELER
Daha sonra hanların bulunduğu bölgelere geliyoruz. Burada da bilgiler aldıktan sonra Sarayönü Meydanı’na gidiliyor. Sayın Mete Hatay, gruba burada “Saray Önü” ve Dikili Taş hakkında bilgiler veriyor. Dikili Taş’ın altında Lefkoşa’da bulunan Venedikli asil ailelerin adlarının bulunduğu armaları görüyoruz.
ERMENİ MAHALLESİ
Sayın Mete Hatay, bizlere Ermeni Mahallesi ve Ermeni Kilisesi hakkında da bilgiler veriyor. Venedik Dönemi’nde burada Ermeni aileler bulunduğu gibi, daha sonra Anadolu’da 1915 olayları sonrasında buraya Ermenilerin yerleştiğini, 2000 civarında olan Ermenilerin daha sonra olaylarla bölgeden ayrılarak, ABD, İngiltere, Ermenistan ve Kıbrıs’ın güneyine yerleşerek bir kısmının mallarını Kıbrıslıtürklere sattıklarını ama 1963-64 olayları sonrası bu bölgeye Kıbrıslıtürk........
© Yeni Düzen
