“Esin Çavuşoğlu hocanımı ve Mustafa Esatoğlu abimizi kaybettik…”
Ulus Irkad
(Değerli araştırmacı yazar Ulus Irkad, geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Esin Çavuşoğlu ve Mustafa Esatoğlu’yla ilgili hatırladıklarını kaleme aldı… Çavuşoğlu ve Esatoğlu ailelerine başsağlığı dilerken, Ulus Irkad’ın yazısını teşekkürlerimizle paylaşıyoruz. S.U.)
Geçtiğimiz günlerde iki değerli insanımızı, Esin Çavuşoğlu hocanımı ve Mustafa Esatoğlu abimizi kaybettik… Onlar hakkında hatırladıklarımı kaleme alarak onları anmak istiyorum… Ailelerinin ve sevdiklerinin acılarını paylaşıyorum…
ESİN ÇAVUŞOĞLU HOCANIMI KAYBETTİK…
1968 yılında Cahit Çavuşoğlu öğretmenimiz, 1957 yılı doğumlulardan bir kısmımızı Baf Gazi İlokulu’nda okutmaya başladığında daha evli değillerdi. Nişanları rahmetli Mustafa Adaoğlu’nun evinde olmuştu. Nişan yüzüklerini de Büyük Dayım Zihni İmamzade takmıştı. Sonra evlendiler ve iki tane oğluları olduğunu hatırlıyorum. Hem Esin Hocanımın, hem de Cahit Bey’in hayatımıza yön veren öğretmenlerimizden olduklarını reddedemem. Beni tarih araştırmacılığına Cahit öğretmen yönlendirmişse, bana aynı yıllarda “Aile Bilgisi” dersi veren hanım öğretmenimiz Esin Hanım’ı da unutamam. O neşeli ve sevgi-sevecenlik dolu gülüşüyle bizlere “Aile Bilgisi” dersini sevdirmişti.
Altıncı sınıflara “Aile Bilgisi” dersi veriliyordu. 12 yaşındaydım. Aile Bilgisi dersinde pişirilecek olan yemeklerden, vitaminlerden, gıdalardan ve faydalarından, çocukların davranışlarından, aile bireylerinin sorumluluklarından bahsediyordu. Bir nevi “Yurttaşlık Bilgisi” gibiydi. Mesela bir kuzunun et veya gıda olarak nasıl faydalı olacağını ve yemeğin nasıl pişirileceğinden tutun, evdeki düzenlemelere kadar bizlere bilgiler veriyordu. Dağınık olmamayı, düzenli olmayı, nasıl düzenli olunacağını anlatıyor ve öğretiyordu. Eksersizin veya beden eğitiminin de faydaları işleniyordu.
Öğretmen olduktan sonra gerek Cahit Hocamın, gerekse onun bana çok davetleri oldu ama köyleri Aslanköy’e gidememiştim. Cahit Hocam hasta olduğunda da onu görmeye gidemedim. Beni affetsinler.
Geçtiğimiz gün Esin Hocanımın vefatını haber aldım. 57 yıl önce beni okutan öğretmenlerimdendiler. Hem beyi, hem de kendisi… Her ikisine de rahmet diliyorum.
Hoşçakal sevgili öğretmenim. Hep beynimde insana sevgiyle bakan o güler yüzünüzle kalacaksınız. Cahit Hocam’a da selam söyleyin.
Sizin Kıbrıslıtürk eğitimine yaptığınız katkılar büyüktür. Huzurunuzda saygıyla eğiliyorum sevgili öğretmenim…
MUSTAFA ESATOĞLU ABİMİZİN ARDINDAN
Mustafa abiyi ve ailesini 1974 sonrasında tanıdım ama kardeşlerinden Sarper’i daha önce Baf’ta aileleri olan “Emir Polisler”e tatile geldiğinde tanımıştım (Emir polisin hanımının halaları olduğunu hatırlıyorum.) Daha sonra ailenin rahmetli Ahmet Songur Amcamlar’la da annelerinden dolayı akraba olduklarını ve Ayşe Kurtuluş ablaların da aynı aileden olduklarını öğrenmiştim. Hem Kaleburnulu olan dedelerim hem de Karpazlı olan babaannemle de akrabaydılar.
1977 yılında feci bir av kazasında ölen kardeşleri Sarper benim yaşıtımdı ama rahmetli Sarper, kardeşim Hamza’yla daha yakın arkadaşlık yapıyordu. Büyük kardeşimiz Tema’yla da Sarper’in arkadaşlığı olmuştu. Sarper’i bir kaza sonucu yitirdik.
Aileden Esat Dayı’yı, Bengül’ü, ablalarını, enişteleri Mehmet Özdemir’i ve Mustafa Abi’yi de tanımıştım. 1977 yılında Türkiye’de öğrenci olaylarında öldürülen Muharrem Özdemir kardeşimizin de eniştesi olduğunu biliyordum. Hepsine de rahmet diliyorum.
Bir aralık Mustafa abinin kızı Evrim’le de Gazi İlkokulu’nda öğretmenlik yaptım. Onu da tanıdım. Bana karşı saygısını ve sevgisini de gözlemledim, unutamam... Ona da “Başınız sağolsun” diyorum, annesi Fisun Abla’ya da…
Mustafa Abi, Mağusa’nın en beyefendi, sessiz ve olgun kişilerinden biriydi. Onu öyle tanıdım. Mustafa Abi’yi 50 yıldır tanıyordum. Mustafa Abi’nin seveni de çoktu. Beyefendiliği ile Mağusa içinde çok sevildiğini ve tanındığını da biliyorum. Tüm aile de saygıdeğer insanlardan müteşekkildir. Hepsine de “Başınız sağolsun” diyorum. 1977 yılında Sarper’in ölümüyle nasıl sarsıldıklarını da biliyorum. Onun acısıyla anne ve babalarının rahmete erdiklerini de hatırlıyorum. Tekrar Mustafa Abi’nin ölümüyle tüm aileye baş sağlığı diler ve taziyelerimi belirtiyorum.
*** BİR KİTAP…
“Yas: Uzun bir veda…”
Profesör Dr. Şengül Hablemitoğlu’nun 2021 yılında Doğan Kitap’tan çıkan “Yas: Uzun bir veda” başlıklı kitabı, ilginç bir çalışma…
T24’ten Ebru Dedeoğlu ile geçtiğimiz günlerde yaptığı bir röportajda şöyle diyor yazar:
“…Önemli bir yas çeşidi politik yas. Bu arada şunu ekleyelim kategorik olarak 30’a yakın yas çeşidine rastlıyoruz literatürde. Bu kavramı ilk ortaya koyan Judith Butler. Özellikle 11 Eylül sonrası yazdığı Precarious Life- Kırılgan Hayat kitabında yasın ve şiddetin gücünü anlatırken, yasın sadece bireysel değil, toplumsal ve politik bir mesele olduğunu vurguluyor. Ben sadece bu kavramı Türkiye bağlamında düşünelim ve derinleştirelim istedim. Ve tekrar sorunuza döneyim, evet, Türkiye’de hepimiz böyle bir yasın içindeyiz. Hatta tanınmamış, bastırılmış, ifade edilememiş kolektif kayıpların yükünü taşıyoruz. Bu yüzden de artık Türkiye’de bireysel yasla sınırlı olmayan, toplumun tüm katmanlarını etkileyen bir kavram olarak politik yas üzerinde düşünmek bir ihtiyaç hâline geldi. Bunu anlatmayı uzun yıllarını yasla çalışarak geçirmiş biri olarak bir sorumluluk gibi algılıyorum.
Judith Butler, “yasın kimin için meşru görüldüğü” sorusunun bizzat politik olduğunu söylüyor. Çünkü bir toplumda bazı yaşamlar daha “yas tutulabilir” kabul edilirken, bazıları neredeyse hiç var olmamış gibi silinir. Bir insanın yasını tutma hakkı, aslında onun hayatının değerini kabul etmek anlamına geliyor. Ve bu hak, çoğu zaman eşit dağılmıyor. O vakit de yas bir sosyal adalet meselesi haline geliyor. Bu noktada ben meslektaşım Darcy Harris gibi düşünüyorum ve yaşadıklarımızın tam da politik ve tanınmamış bir yas olduğunu söylüyorum. Bu isimlerden özellikle söz etmek istedim, bu konularda........
© Yeni Düzen
