“Babaya veda…”
Fehmi GÜRDALLI
(Değerli arkadaşımız Fehmi Gürdallı, geçtiğimiz günlerde kaybettiği babasını yazdı… Acısını ve bu duygu yüklü yazısını paylaşıyoruz, nur içinde yatsın Hasan Hoca… S.U.)
Bir süredir son viraja girdiğimizin, yorgun bedeninle bu virajı döndüğünde artık bizi yeni bir düzlüğün beklemediğinin farkındaydık...
Ama farkında olmak, bir babanın yokluğuna hazır olmak değil elbet...
Babayı kaybetmek, onun yokluğuna alışmaya çalışmak, yaşınız kaç olursa olsun zor... Benim gibi 50’li yaşlardaysanız, erken yaşlarda kaybedenlere kıyasla büyük bir teselliniz var, birlikte yaşadıklarınız.
Biriktirdiğiniz anılar, anılar, anılar... Şimdi her birini dolu gözlerle hatırladığınız, artık yenilerini yaşayamayacağınız, hiçbirini unutmak istemediğiniz...
Bir kısmına tanıklık ettiğimiz, bir kısmını senden dinlediğimiz, senin kuşağındaki birçok insan gibi, zorluklarla dolu, film gibi bir hayat...
VADİLİ’DEN İSPİLLAT’A KÖY YOLLARINDA BİSİKLETLE…
Vadili'de okuma yazma bilmeyen ana-babanın, okuyup binlerce öğrenci yetiştiren evladı.
12-13 yaşında Gönendere'deki ortaokula gidebilmek için bisikletle her hafta başı toprak ya da taş yollardan Vadili'den Sütlüce'de (İpsillat) yanlarında kaldığın akrabalara gidiş, her cuma da aynı şekilde dönüş... Yaz-kış 15-20 kilometre yol... Nasıl bir okuma azmi?
İlkokulda çobanlık, ortaokul ve lisede yazları Lisi’deki Rum ustanın yanında elma sandığı çakma, Lefkoşa’da inşaatlarda çıraklık…
Sonra öğretmen koleji...
ALTI SINIFA TEK ODADA TEK ÖĞRETMEN…
Turunçlu, Mağusa, Kaleburnu, Kuruova, Lefkoşa-Kumsal, Vadili, Yeşilköy, Yenierenköy, Dikmen ve Lefkoşa'da (Şehit Yalçın, Şehit Ertuğrul, Çağlayan) ilkokullarda öğretmenlik, müdürlük. Bazı köylerde 6 sınıfa tek odada, tek öğretmen olarak verdiğin dersler...
Vadili'den, Yeşilköy'den, Yenierenköy'den Lefkoşa’daki Türk Maarif Koleji’ne gönderdiğin öğrenciler... 60’lı yılların sonunda Lefkoşa-Kumsal’da okuttuğun öğrencilerin çocuklarını, 80’li yıllarda Şehit Ertuğrul’da okutman… Kıbrıs’ın her yerinde öğrencilerinle karşılaşmanın bize yaşattığı gurur…
Üzerinden yıllar geçse de genellikle ketum olduğun mücahitlik günleri...
“BİR KÜÇÜCÜK ASLANCIK VARMIŞ…”
Benim ilk hatırladığım Karpaz'daki günlerimiz. Beni kucağına alıp söylediğin, "bir küçücük aslancık varmış babası onu çok, çok severmiş" sarkısı, yıllar sonra oğluma da söylediğin... Benim de oğluma en severek söylediğim...
Yenierenköy'de yaşarken, bugünkü kadar kalabalık olmayan denizlerine gidişimiz, Yeşilköy'deki bacanaklarınla muhabbetin, tepedeki lojmanın verandasında orucunu açmak için beklediğimiz, minarenin ışıkları...
DEDEMİN EKTİĞİ BABUTSALAR…
Ve elbette her yaz Vadili'de geçirdiğimiz, uzun sıcak zamanlar.... Neneler, dedeler, halalarla, yeğenlerle hanayda geçirilen günler, 15 kişilik sofralar. Dedemin ektiği, lenger lenger topladığımiz babutsalar. İncirli-hellimli kahvaltılar... Ana-babana, kardeşlerine, akrabalarına ve annemin akrabalarına gösterdiğin sonsuz saygı ve muhabbet...
1973 model beyaz Vauxhall Viva arabanla, ikimizin 80’li yıllarda Lefkoşa’dan Vadili’ye yaptığımız yolculuklarda bana ve otostop yaparken arabaya aldığımız insanlara anlattığın eskiye dair hikayeler…
SAMAN ÇIKARMALAR, KOYUN YIKAMALAR, KIRKMALAR, ZEYTİN TOPLAMALAR…
Sabahın köründe, sıcak bastırmadan başlayan köy işleri... Çoban olan babanın memleketteki tek oğlu olarak büyük bir ciddiyetle organize ettiğin işler. Bizi de dahil ettiğin saman çıkarmalar, koyun yıkamalar, kırkmalar, zeytin toplamalar... Bu sonuncusunu geçen seneye kadar zar-zor da olsa seninle sürdürmemiz. Torunun Aras'ı da üçüncü nesil olarak bu ritüele alıştırmamız... Ürün iyi olduğunda yüzündeki tebessüm, kötü olduğunda "kısmet seneye" deyişin... Ama ne olursa olsun hiç kaybetmediğin iyimserliğin, toprağa, hayata bağlılığın ve azmin... Nazım Hikmet’in dediği gibi 70’inde değil, 80’inden sonra bile zeytin dikişin…
TORUNUNA OKUDUĞUN KİTAPLAR…
Sonra bizim üniversite günlerimiz, iş hayatımız, evliliklerimiz... Mezuniyetlerde, nişanlarda- düğünlerde İstanbul ziyaretleri... Genişleyen ailemiz... Torununun elinden tutup attığınız ilk adımlar, ona okuduğun kitaplar...
25 yıl sonra Kıbrıs'a dönüş kararı aldığımda duyduğun mutluluk...
Sen bana çok şey öğrettin baba... Hem de öyle uzun uzun nasihat ederek değil... Sadece sade,........
© Yeni Düzen
