Cumhurbaşkanlığı Seçiminde İki Aday Yarışıyor...
Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çok adaylı olacağı kesin; yarışın ise CTP adayı Erhürman ile bağımsız aday şimdiki Cumhurbaşkanı (CB) Tatar arasında olacağı da kesin… Seçim iklimine girildiğinden beri yapılan kamuoyu yoklamalarında da Erhürman önde çıkıyor, seçimi kazanacağına da kesin gözle bakılıyor.
Bunun böyle olduğunu UBP de biliyordu, bu nedenle de Tatar’ı aday göstermekte tereddütleri olmuştu. Hükümet ortağı diğer sağ partilerin, bağımsız aday olması halinde Tatar’ı destekleme önerisi UBP’ye can simidi oldu ve Tatar’ı bağımsız aday ilan etmekte hiç tereddüt etmediler. Nasılsa kaybedecek, kaybeden de UBP değil, tüm sağ partiler ve Tatar’ın kendisi olacak; sağ partiler Tatar’a yeterince sahip çıkmamakta birbirini suçlayarak da başarısızlığı başkalarının ihmal ve kusurlarına yükleyecek.
Ankara hükümeti de Tatar’ı tercih etti; Türkiye için stratejik doğru adımı attı.… Nasıl olsa kaybedecek; Ehürman seçilince de Kıbrıs sorununun çözüm süreci BM Ölçütleri ile başlayacak. Ankara Hükümeti bir süreden beri söylemde ağız, yönelimde ray değiştirmiştir; uluslararası siyasete yönelik “yapıcı müphemiyet” içerikli söylemleri değişikliği okumayı kolaylaştırıyor. İç siyasetin vitrinlerine konuştuklarında Tatar’ı desteklediklerini söylemekte hiçbir endişeleri yok çünkü şimdiki KKTC CB odur ve Türkiye de onun siyasetini destekliyor. Denilebilir ki, o siyaseti Tatar’a onlar verdi; doğrudur.
Türkiye’nin özellikle Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını muhataplarından alabilmek için, Türkiye’nin doğusu ile batısındaki doğal gaz ve petrol türevleri üretici ve tüketicilerinin buluşacağı enerji merkezi olmak için zamana ihtiyacı vardı, bir de kullanışlı bir şantaj unsuruna… O unsur da Kıbrıs sorunu ve çözümüdür.
Uluslararası siyasetin etkin unsurlarının Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da gelişen olayların ve kargaşanın çözümü paketinde Kıbrıs da var… Ankara hükümeti şantaj unsurunu değerlendirerek ve kullanarak uluslararası siyasetten kendi vizyonuna ulaşmakta kolaylaştırıcılık ve destek alacağı kanısındadır. İsrail’e yönelik tavırları da yumuşama sürecine girmiştir; artık “Kahrolsun İsrail” demiyorlar, “Filistinlileri kurtaralım” diyorlar. Ayrıca, Türkiye’nin İsrail’e ihracatı üç misli arttı; ihraç ürünleri arasında savaşta kullanılabilecek demir-çelik gibi ürünler ve Azerbaycan’ın petrol ürünleri de var… İhracat........
© Yeni Düzen
