Uyanmak istemeyen bir ülkenin hikayesi
“Aşk iki insanın birbirine yarasını göstermesi değil de nedir ki?” diye soruyor başrol oyuncusu…
Bu soru, filmin içinden çıkıp hafızamıza, yarım kalmış hikâyelerimize, bölük pöçük yurdumuza dokunuyor.
“Uykucu”, uzun zaman sonra izlediğim en iyi filmlerden biri oldu. Ne çok olmuş sinemaya gitmeyeli…
Koca salonun içinde altı kişiydik. Kimi alışkanlıklar süratle değişiyor; tenhalaşıyor anılar, ne varsa avuç içine sığıyor şimdilerde...
Avuç içi kadar mutluluklar… Dostluklar, sevinçler, paylaşımlar avuç içi kadar… Sosyal hayat, ilişkiler, duyguların derinliği, kaliteli zamanlar…
İşin aslı, ufaldıkça ufalıyor insanın serüveni…Kalabalıklar yalnızlaşıyor.
Yalnızlıkların kalabalığı çoğalıyor…
Avuç içlerinle sıkıştırılan bir yapaylık hali... Yüzlerdeki dolgu, ekranlardaki filtre, sayfalardaki kopyalanmış cümleler… Yapay........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein