menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlişki odaları

6 13
27.04.2025

Konumuz: İlişkiler.

Aşklar ve hayal kırıklıkları, delice bir heyecan ve akıl tutulmaları… İllaki hayata tutunmanın vazgeçilmezi, tutkular… Ya da aşk sandıklarımız… Hani, “Beğendiğiniz bedenlere, hayalinizdeki ruhları koyup, bunu da aşk sanıyoruz” sözü gibi…

Samimi ve sahici mi yoksa tümüyle göstermelik ve maskeli mi ikilemi içerisinde sürükleniyoruz.

Hele de bu “sanal gerçeklik” çağında…
Hele de yüzsüzlük yüzyılında…

***
İnsan yaşadıkça öğreniyor çoğu zaman… Evet, düşe, kalka… Yara bere içerisinde… Ne kadar çok yaşarsa, o kadar çok anlıyor, yanılıyor, mutlu oluyor, hayal kırıklığına uğruyor.

“Hiçbir pişmanlığım yok” diyenler pek inandırıcı gelmez bana… Hele de ilişkilere dair… İllaki aşktan söz etmiyorum. İnsanın insanla her türden ilişkisi… İmkânı var mı hiç pişman olmamak, “keşke” dememek, hata yapmamak…

***
Elbette “ilişkiler” denince aşk geliyor akla hatta şehvet… İnsanlar çok büyük ülkelerde, kalabalıklara karışırlar… Oralarda bir başka olmalı ilişkiler… Bizim gibi küçük ülkelerde gözetim altındadır. Çoğu insan, kendini unutur, başkalarıyla yaşar. Duyar, uydurur, yakıştırır, gözetler…

“Duydun mu…”
“Duyduğuma göre…”
“Geçen bir ortamda seni anlatıyorlardı…”
“Az değilsin sen…”
“Yapma be!.. O da mı…”
“Dur, sen asıl işin aslını dinle…”

Elbette en az kendiniz duyarsanız hakkınızda söylenenleri, en az kendiniz bilirsiniz…

Gerçeğin söylenmesi bir yere kadar anlaşılıyor... “Kime ne” deseniz de… Bu memleketin en büyük keyfi bu… Bir de uydurulanlar var tabii… Hem de gerçekmiş gibi anlatılan… O........

© Yeni Düzen