Despotluğu sıkılasak da mı saklasak
Ve nihayet “asıl oyuncu” sahaya indi.
Böylece emin olduk; “Başörtüsü Tüzüğü” tümüyle Ankara’dan gelen bir talimattı.
Öyle buradaki “piyonların” kraldan çok kralcılığı değil…
Bu kriz, bir kız çocuğunun başını örtmek istemesi kadar masum değildi.
O talep İlahiyat Koleji formülü üzerinden görüldüğü gibi rahatlıkla çözüldü zaten…
Asıl hedef “siyasi İslam”a adanın kuzeyini de yaymak, buraları iyiden Türkiye’ye benzetmekti… Bu işin zamanlaması da özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi denk getirildi. Böylece toplumu cepheleştirmek stratejisi de izlendi. Kıbrıs’ın yaşam değerlerine, iradesine, özgürlüklerine sahip çıkan kitleyi, Türkiyeli seçmene “karşıt” gibi göstererek bir ayrıştırma oyunu vizyona alındı.
Ama ülkede giderek değişen bir tablo olduğu hesaplanmadı.
Erdoğan’la iyi geçinmek, geçmişte hem makama tutunmanın yoluydu, hem de Türkiye’yle iyi ilişkiler anlamına gelirdi.
Şimdi öyle mi?
Erdoğan, Türkiye değil.
Türkiye’nin de kurtulmak isteği “tek adam.”
Tam bir........
© Yeni Düzen
