Yargı’daki kirli ilişkiler ve yeni bir dönemin eşiği
Türkiye’de yargı sistemi, bir zamanlar adaletin kalesi olarak görülen bir kurumken, son yıllarda bazı örneklerde lüksün, gücün ve çıkar ağlarının gölgesinde kalarak güven kaybına uğramış durumda. Görkemli plazalar, milyon dolarlık avukatlık ofisleri, kırk-elli kişilik hukuk timleri, çakarlı lüks araçlar, pahalı restoranlarda hakim ve savcılarla kurulan sofralar, hatta statlarda localarda örülen dostluklar… Bu manzara, adaletin değil, gücün ve nüfuzun sergilendiği bir sahneye dönüşmüş gibi. Bir vatandaşın bu tabloya bakıp “Burası hukuk devleti mi, yoksa mafya dizisi mi?” diye sorması kaçınılmaz hale geliyor.
AVUKATLIK: ADALETTEN GÜÇ OYUNUNA
Avukatlık mesleği, tarihsel olarak adaletin temsilciliği, mazlumun sesi, hukukun bekçisi olarak görülürdü. Ancak bugün, özellikle büyük şehirlerdeki bazı örneklerde, bu meslek şatafatlı vitrinlerin ardına gizlenmiş bir güç oyununa dönüşmüş durumda. Siyasetle kurulan köprüler, yargı mensuplarıyla örülen ilişkiler, lüks promosyonlarla süslenmiş bağlantılar… Hukukun terazisi, adaleti tartmak yerine, kimin daha fazla nüfuzu olduğunu ölçer hale geldi. Bu tablo, sadece yargıya olan güveni zedelemekle kalmıyor; toplumun adalet duygusunu da derinden yaralıyor.
Bazı avukatlık büroları, artık hukuk hizmeti vermekten çok, güç merkezleriyle iş birliği yaparak dosyaları “halletme” makinesi gibi çalışıyor. Hakim ve savcılarla kurulan samimi ilişkiler, yurt dışı tatiller, pahalı hediyeler veya stat localarında maç izleme davetleri… Bunlar, adaletin değil, çıkarların konuşulduğu mekanlar haline geldi. Dosyaların içeriği, delillerin gücü ya da hukukun üstünlüğü değil; kimin kime ne kadar yakın olduğu, sonucu belirler oldu.
OPERASYONLAR VE TEMİZLİK........
© Yeni Birlik
