menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Toprağa düşen bir kalem: Nihat Genç’in ardından

19 0
09.07.2025

Bir çınar devrildi; sessizce ama vakurca… Ne bir ağıt yükseldi ne de haykırış; yalnızca rüzgâr uğuldadı, memleketin dağlarından ovaya dek. O uğultunun içinde bir ismin yankısı vardı: Nihat Genç.

Sözün cılızlaştığı, hakikatin toprak altına gömülmeye çalışıldığı zamanların yorgun neferiydi o. Kalemini mürekkebe değil, doğrudan yüreğine batırarak yazdı. Ne iktidara eyvallah etti, ne muhalefete yaltaklandı. Kırmadan da kırılarak konuştu; acıyı göğsünde taşıdı ama başını eğmedi. Bu toprakların çocuklarına ayna tuttu; onların kederini alnında bir çizgi gibi gezdirdi. O yüzden sevdik onu. O yüzden dinledik, bazen kızdık, ama asla sırtımızı dönemedik. Çünkü onun sesi, içimizde sakladığımız haykırıştı.

Karanlık erken çökerdi başkente. Sokak lambaları titrek bir teselli gibi yanar, kitapçıların vitrinleri ise iç ısıtan yegâne duraklar olurdu. İşte böyle bir akşamüstü, Sıhhiye’ye yakın bir sahafta rastladım adına. Bir kitabın kapağında, bana hiç öğretilmemiş ama içimde hep var olduğunu hissettiğim bir dert dillendirilmişti. Sayfalarını çevirdikçe yalnız olmadığımı fark ettim; sanki biri içimdeki suskun çocuğun........

© Yeni Birlik