menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sürenin sonuna doğru İmralı trafiği ne anlatıyor?

10 0
wednesday

Türkiye, uzun yıllar boyunca defalarca ısınmış, defalarca soğumuş bir denklemin tam ortasında yeniden konumlanıyor: Devlet–Öcalan–PKK üçgeni. Son günlerde ortaya saçılan “İmralı notları”, yalnızca kapalı kapılar ardında yürütülen bir trafik değil; aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik mimarisini, Suriye denklemini ve iç siyasetin nabzını belirleyecek yeni bir dönemece işaret ediyor.

Ziyaret sonrası oluşan “trafiğin genişlemesi” ve notların kulislerden medyaya doğru taşması, meselenin büyüklüğünü tek başına ele veriyor. Tarafların hepsi masada, herkes bir şey söylüyor, fakat herkes aynı dili konuşmuyor.

BİR LİDERLİK PERFORMANSI MI YOKSA GÜVENSİZLİĞİN İTİRAFI MI?

Kulislere sızan İmralı notlarındaki en çarpıcı başlık, Öcalan’ın ziyaret heyetine karşı sergilediği tavır. AK Partili Hüseyin Yayman ve MHP’li İsmail Özdemir’e gösterilen “özel ilgi”, buna karşılık DEM’li Gülistan Koçyiğit’e adeta sekreter muamelesi yapıldığı iddiası, Öcalan’ın örgüt tabanına ve Kürt siyasetinin kurumsal aktörlerine dair zihinsel haritasını bir kez daha açığa çıkarıyor.

Kulislerde konuşulan “Yaz Gülistan” ifadesi, hem talimat dilini hem de Öcalan’ın Kandil ve YPG üzerindeki hâlâ sürdürmeye çalıştığı otoriteyi çıplak şekilde gösteriyor. Bu sahne, aslında İmralı’da otoritenin nasıl kurulduğuna dair küçük ama güçlü bir fotoğraf.

ÖCALAN’IN SİYASET OKUMASI

Öcalan’ın Devlet Bahçeli’yi “sürecin asli mimarı” olarak tanımlaması, MHP’nin süreç boyunca kamuoyu önünde takındığı sert tutuma rağmen arka planda yürütülen daha derin bir siyasî temasın işaretleri olarak yorumlanabilir. Bu tür çıkışlar, İmralı’nın yalnızca örgütsel değil, aynı zamanda siyasî dinamikleri de yakından izlediğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temkinli tavrına “hak vermesi” ise dikkat çekici. Öcalan, ilk........

© Yeni Birlik