Barışın sessiz galibi: İran, Yorgun tarafı: İsrail, Hakem koltuğunda: Türkiye
Ortadoğu bir kez daha kıyamet senaryolarına sahne oldu. İran ile İsrail arasında patlak veren savaş, sadece iki ülkenin değil, bölgenin de tüm dengelerini altüst etti. Füzeler havada, söylemler en uç noktalarda, sokaklarda öfke… Ve sonra, sahneye beklenmedik bir isim çıktı: Donald Trump.
Eski ABD Başkanı Trump, ateşin tam ortasında yaptığı “sulh” çağrısıyla dikkatleri üzerine çekti. Ne var ki, bu çağrının gerçek sahibi o muydu, yoksa sadece tükenenlerin çaresizliğini mi dillendirdiği hâlâ tartışılır. Çünkü sahadaki tablo çok açıktı: Bu savaşın galibi İran’dı; barışa “evet” diyen ise kazanan değil, artık dayanacak gücü kalmayan İsrail oldu.
BARIŞA GİDEN YOL: MECBURİYET
İsrail’in Trump’ın çağrısına olumlu yanıt vermesi, ilk bakışta diplomatik bir başarı gibi lanse edilse de gerçekte bir tür teslimiyettir. Güneyde Hamas, kuzeyde Hizbullah, doğuda İran… İsrail, tarihinin belki de en kuşatılmış dönemini yaşadı. Askeri gücüyle ünlü Tel Aviv, ilk kez sahada bu kadar çaresiz kaldı.
İsrail ekonomisi savaşın maliyetini kaldıramaz hale geldi, kamuoyu baskısı arttı, iç siyaset yangın yerine döndü. Tüm bu tablo, İsrail’i barışa zorladı. Artık mesele bir zafer değil, varlığı sürdürebilmekti.
İRAN: ÇEKİNGEN GÜCÜN KARARLI ZAFERİ
İran, yıllardır dolaylı vekalet........
© Yeni Birlik
