Sistematik okuma
Ciddi okuyucuların, seçkin yazarları ve eserlerini okudukları bilinir. Böylesi bir süreç için doğru tanımlama üzerinden yola çıkmak icap eder. Okumak, yalnızca bir eserin okunması değildir. Bir dönemin, bir tarihin, bir kırılmanın, bir coşkunun, bir esenliğin, bir hüznün belki de bir sevincin yeniden keşfidir. Ciddi adımlar, ciddi planlamalar gerektirir. Kitap, bilgidir, ilimdir, irfandır. Kitap, yalnızca sayfalardan oluşmaz: bazen bir rüzgâr, bazen bir yağmur, bazen bir güneş tutulması, bazen bir gökyüzü gürlemesi, bazen sürülerle atlar, geyikler, keçiler, bazen bir deniz, bazen bir insan ve bazen bir çocuk, bir kadın, bir çiçeğin okunmasıdır. Uçsuz bucaksız gökyüzüne baktığımız gibi bazen yeryüzüne, ormanlara, vadilere ve dağlara da bakarız. Bütün bunlar okuma türevleridir.
Kemal Tahir: Türk toplumunun tarihini ve sosyolojik gerçekliğini anlamanın en temel araçlarından biridir. Özellikle Devlet Ana ve Yorgun Savaşçı gibi eserlerinde, Osmanlı toplum yapısını, köy enstitülerini ve Türk aydınlanmasını derinlemesine sorgulayan Kemal Tahir, okumayı Batılılaşma taklitçiliğinin aksine, kendi köklerimize dönerek kendimizi anlama çabası olarak görür. Ona göre, bir yazar veya aydın, içinde yaşadığı toplumu ve tarihini okumadan, onu doğru bir şekilde temsil edemez. Okuma, ezberden uzak, eleştirel ve yapısal bir analiz sunmalıdır.
Tarık Buğra: Bireyden harekete geçen bir okuma olarak düşünülebilir. Buğra’nın okuma meselesine yaklaşımı, bireyin iç dünyasına odaklanır. Küçük Ağa ve Osmancık gibi eserlerinde tarihsel olayları birey ve onun ahlaki tercihleri üzerinden işleyen Buğra, okumayı bireyin kendi özünü ve varoluşsal meselelerini keşfetme yolculuğu olarak görür. Onun için okuma, toplumsal meselelerin çözümü kadar, bireyin ruhsal ve ahlaki gelişimini sağlayan bir eylemdir. Okunan her metin, bireyin kendi karakterini inşa etmesinde ve dünya karşısındaki duruşunu belirlemesinde bir rol oynar. Okumadaki ciddiyeti aynıyla yazarlığından da mevcuttur. Sabah mesaiye başlar gibi hazırlanıp tam vaktinde yazı odasında olur ve mesai bitiminde odadan ayrıldığı bilinir.
Cemil Meriç: Bu Ülke, Umrandan Uygarlığa, Kırk Ambar ya da Işık Doğudan Gelir gibi eserleri belki de Türk düşünce hayatında okumayı en derinlikli şekilde ele alan aydınlardan biri olduğunu gösterir. Ona göre okuma, 'ilim' ve 'irfan'ın birleşimidir. Sadece bilgi edinmek (ilim) yetmez; o bilginin hikmete (irfan) dönüşmesi gerekir. Meriç için okumak, Doğu ve........
© Yeni Birlik
