Bu formülü unutmayalım!
Adavet Kendimize Cinayettir
Kardeşler arasında kurmakla, korumakla ve yaşatmakla yükümlü olduğumuz uhuvvet, “eleştiri silahının” o mahrem alana girmesini istemez.
Farkındayız, ya da değiliz, ama bir imtihanımız konumuzdur bu bizim!
Şüphesiz nefsin kendisini yargılayıp, başkasını serbest bırakması kolay bir reçete değildir. Zordur ve pahalıdır!
Bahası Allah’ın rızasıdır, rahmetidir, tevfikidir, yardımıdır… Sevaptır ve Cennettir!
Zordur; çünkü Cennetin fiyatıdır!
İçimizdeki –şeytan artığı- adavet tohumlarını daha çimlenmeden kurutmamız bundan önemlidir. Ölünceye kadar savaşımız budur bizim.
Çünkü adavet en başta kendimize cinayettir.
Mahatma Gandhi’nin şöyle bir duası vardır: “Allah’ım! Kendimi sever gibi başkalarını sevmeyi; başkalarını yargılar gibi kendimi yargılamayı öğret bana!”
Bediüzzaman da diyor ki: “Nefsini itham eden, kusurunu görür. Kusurunu itiraf eden, istiğfar eder… İnsan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur, mü'min kardeşine adavet eder.”1
Bediüzzaman adavete de şöyle yön çizer: “Adavet etmek istersen, kalbindeki adavete........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein