Matbuat lisanıyla konuşmak lâzım
Gazeteler iki vazife-i mühimmeyi deruhte etmiştir. Çünkü iki rütbeye mazhar olmuş: Birincisi “dellâlü’l-mehasinü ve’l-meayib”, ikincisi hatibü’l-umûmî veyahut mürebbiyü’l-efkâr.
Evvelki ünvan iktiza ediyor ki, hâkimiyet-i millet ve hakk-ı teftişin seyf-i kàtıı olan lisan-ı matbuattaki tesiratı muhafaza etsin. İkinci ünvan iktiza ediyor ki, efkârı terbiye ve talim etsin, sathî etmesin. [...] Evvel “Haydar Ağa”lık vardı. Şimdi siz de “Haydo” yaptınız. Halbuki bize lâzım “Haydar”dır. O elmas kılıca benzeyen lisan-ı matbuata itidal ile saykal vurun; tâ ki ifrat ve tefrit ile pas tutmasın.
Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 103
BEN DE GAZETELERDE MAKALELER NEŞRETTİM
Gazeteler, iki kıyas-ı fasid cihetiyle ve haysiyet kırıcı bir neşriyatla ahlâk-ı İslâmiyeyi sarstılar ve efkâr-ı umumiyeyi perişan ettiler. Ben de gazetelerde onları reddeden makaleler neşrettim. Dedim ki: Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı; hem de, edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umûmî-i müşterek-i milletten bîtarafâne çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini vicdanınızdaki........
© Yeni Asya
