Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun?
“Ve ileyhi’l-masîr.”
Yani ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâl’ine dönecekler ve Mevlâ-i Kerîm’lerine kavuşacaklar. Yani bu dâr-ı fânîden gidip dâr-ı bâkîde Huzur-u Kibriyaya müşerref olacaklar. Yani esbab dağdağasından ve vesaitin karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîm’lerine, makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde perdesiz kavuşacaklar. Doğrudan doğruya herkes, kendi Hâlıkı ve Ma’budu ve Rabbi ve Seyyidi ve Mâliki kim olduğunu bilecek ve bulacaklar.
İşte şu kelime bütün müjdelerin fevkinde şöyle müjde eder ve der ki:
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun? Otuz İkinci Söz’ün âhirinde denildiği gibi, dünyanın bin sene mes’udâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat rü’yet-i cemaline mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâl’in daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun.........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein