Dünyadaki bütün sühulet, ucuzluk, bolluk vahdetten gelir
Çünkü şahsî kuvveti o kadar eser gösterebilir. Fakat askerlik tezkeresiyle bir kumandan-ı a’zama intisab ve istinad eden bir adam, kendi menabi-i kuvvetini ve erzak deposunu kendisi çekmediği ve taşımaya mecbur olmadığı için o intisab ve istinad, onun için tükenmez bir kuvvet, bir hazine hükmüne geçtiğinden, mağlûp düşen düşman ordusunun bir müşirini, belki binler adamla beraber, o intisab kuvvetiyle esir edebilir.
Demek vahdette, ferdiyette, bir karınca bir Firavun’u, bir sinek bir Nemrut’u, bir mikrop bir cebbarı o intisab kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi, nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omzunda taşıyabilir.
Evet, nasıl ki bir kumandan-ı a’zam, bir neferin imdadına bir orduyu gönderebilir haysiyetiyle ve o neferin arkasında bir orduyu tahşid edebildiği cihetiyle, o nefer, bir ordu........
© Yeni Asya
