Bahardan sor; bak nasıl çok esmayı işiteceksin
Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor, “Ne diyorsunuz?” de; elbette “Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm” diyecekler. (HÂŞİYE)
Semayı dinle; nasıl “Yâ Celîl-i Zülcemal!” diyor.
Ve arza kulak ver; nasıl
“Yâ Cemîl-i Zülcelâl!” diyor.
Ve hayvanlara dikkat et; nasıl “Yâ Rahman, yâ Rezzak!” diyorlar.
Bahardan sor; bak nasıl, “Yâ Hannan, yâ Rahman, yâ Rahîm, yâ Kerîm, yâ Latîf, yâ Atûf, yâ Musavvir, yâ Münevvir, yâ Muhsin, yâ Müzeyyin!” gibi çok esmayı işiteceksin.
Ve insan olan bir insandan sor; bak nasıl bütün Esma-i Hüsnayı okuyor ve cephesinde yazılı. Sen de dikkat etsen, okuyabilirsin.
Güya, kâinat azîm bir musika-i zikriyedir; en küçük nağme, en gür nağamata karışmakla, haşmetli bir letafet veriyor. Ve........
© Yeni Asya
