menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Arz, kardan mamul beyaz elbiselerini giyer

7 0
latest

Elcevap: Bir kelâmın belâgate uygun, akla muvafık, mantığa mutabık olmadığı halde mânâ-yı zâhirîsine yapışıp, mânâ-yı zahirinden ayrılmaması, o kelâm için bir cümudiyet ve bir sönüklüktür. Zira, Cennetin yemek kaplarının vasıfları hakkında “Gümüş beyazlığında, billur berraklığında kaplar” (İnsan Suresi, 76:16.) cümlesi, bir istiare-i bediiyeyi tazammun ettiği gibi “İçinde dolu bulunan dağlardan...” cümlesi dahi bir istiare-i bediiyeyi ihtiva etmektedir. Şöyle ki: Cennetin kapları ne şişeden ve ne de gümüşten olmadıklarından, bu cümlenin mânâ-yı zahirisine hamli caiz değildir. Çünkü o kaplara “gümüşten yapılmış şişeler” denilemez. Zira, her iki unsur arasında mutabakat yoktur. Ancak “Gümüş beyazlığında, billur berraklığında kaplar” (İnsan Sûresi, 76:16.) cümlesinden, mana-yı mecazi ile hem şişenin şeffafiyeti, hem gümüşün beyazlığı kastedilmiştir. Yani “O kaplar, şişe gibi şeffaf, gümüş gibi beyazdırlar.”

Kezâlik, “İçinde dolu bulunan dağlardan...” cümlesi de, iki........

© Yeni Asya