menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sansür mü, istismarları önlemek mi?

12 1
04.06.2025

Kanunlaşan maddeye göre Diyanet, bünyesindeki Din İşleri Yüksek Kurulu marifetiyle söz konusu çalışmaları Başkanlık ile diğer kamu kurumları, özel kişi ve kuruluşların talebi üzerine veya re’sen inceleyecek ya da incelettirecek. Yapılacak inceleme sonunda İslâm dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu kurul tarafından tespit edilen yayınların, Başkanlığın yetkili ve görevli yargı merciine müracaatı üzerine basım ve yayımının durdurulmasına, dağıtılmış olanların toplatılmasına ve imha edilmesine karar verilecek. Yayının internet ortamında yapılması halinde, Başkanlığın müracaatı üzerine, yetkili ve görevli yargı mercii bu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararını verecek. Bu kararın bir örneği gereği yapılmak üzere Erişim Sağlayıcıları Birliğine gönderilecek. Bu kararlara ve Başkanlığın talebinin reddine dair kararlara karşı tefhim veya tebliğinden itibaren iki hafta içinde yetkili ve görevli yargı merciine itiraz yoluna gidilebilecek. İtiraz üzerine verilen karar kesin olacak.

DİB’E YETKİ VERİLMESİ DOĞRU MU?

Madde gerek tasarı aşamasında iken gerekse kanunlaştıktan sonra ciddî tartışmalara yol açtı, halen de konuşulmaya devam ediyor. Kimileri bunun “modern zamanların bir engizisyonu olduğunu, Diyanetin böyle bir role soyunmaya hakkı olmadığını” söylerken, kimileri bunun “Kurum’un istismarları önlemek için yasal bir görevi olduğunu” ileri sürdü. Kimileri “Kur’ân’ın resmî ya da sivil her hangi bir kişi, sınıf, zümre, klik, kurum ve otoritenin malı olmadığı gibi, bunlardan birisinin korumasına muhtaç da olmadığını” belirtirken kimileri bunun “Sağlık Bakanlığının eczanede ilâç diye zehir satan bir eczaneyi kapatması gibi normal hatta gerekli bir faaliyet olduğunu” dile getirdi. Olayı gerçekçi biçimde analiz edebilmek için, -kanaatimizce- birisi Diyanetin kanunî görevi, diğer meal çalışmalarının gerektirdiği yetkinlik boyutu olmak üzere iki noktanın ele alınması gerekmektedir.

Bilindiği gibi Genel İdarede yer alan ve anayasal bir kurum olan Diyanetin görevleri özel kanununda gösterilmiştir. İlgili kanunun birinci maddesinde bu görevler “İslâm dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” olmak üzere başlıca üç madde halinde sayılmış, devam eden maddelerde de detaylandırılmıştır. Kanunun Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görev ve sorumluluklarının sayıldığı maddede de “İslâm dininin temel bilgi kaynaklarını ve metodolojisini, tarihî tecrübesini ve güncel talep ve ihtiyaçları dikkate alarak dinî konularda karar vermek, görüş bildirmek ve dinî soruları cevaplandırmak” (md. 5, a bendi) ifadesine yer verilmiştir. İlgili kanun hazırlanırken, kanaatimizce Diyanet’in........

© Yeni Asya