menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sıradışı âlimlerin kaderi: Aynü’l-Kudât ve Said Nursî Örneği

10 0
23.03.2025

PROF. DR. İBRAHİM ÖZDEMİR
Üsküdar Üniversite Öğretim Üyesi
Clark Üniversitesi, Misafir Öğretim Üyesi

İnsanlık tarihini bir deniz feneri gibi aydınlatan düşünürler, sadece kitaplarda yazılan bilgileri aktaran kişiler değildirler.

Yaşadığı zamana şahitlik ederler. İktidar ve güç tarafında değil, doğrudan ve hakikatten yana tavır alırlar. Tek dertleri, hakkı ve hakikati yüce tutmaktır.

Bunu yaptıkları için Sokrates ve Bruno’dan Hallac-ı Mansur ve Aynü’l-Kudât’a Batı’da ve Doğu’da birçok düşünür büyük bedeller ödediler.

Sokrates son dersini hapishane hücresinde “ahlâkî” değerlerin yüceliği üzerine yaptı. Aynü’l-Kudât’ son kitabını hapishanede yazdı. Büyük hukuk âlimi es-Semerkandî hukuk külliyatını atıldığı bir kuyunun dibinden öğrencilerine dikte ettirdi.

Said Nursî de son dersi olan “Konuşan Yalnız Hakikattir”i sürgünde iken yapmış; “şahsî nüfuz temini ve dini siyasete alet etmekle itham” edenlere tek derdinin hakkı ve hakikati savunmak olduğunu haykırmıştı.

Dönemin birçok aydını gibi fikirlerinden dolayı zulüm gören Said Nursî memleketi terk etmedi. Bazı âlimlerin yaptığı gibi Mısır, İran, Suriye veya Arabistan’a gitmeyi hatırına bile getirtmedi. Bu konuda yapılan teklifleri de reddetti. Son nefesini Urfa’da vererek Hakka yürüdü.

Vefatının 65. yılında, miras bıraktığı irfan mektebinde yetişenler, Nur Risaleleri’nden bir şekilde istifade edenler ve mücadelesine saygı duyanlar çeşitli etkinliklerle onu rahmetle anıyor.

Mezarının nerede olduğu hâlâ bilinmiyor olsa da yazdığı Nur Risaleleri “misak-ı millî” sınırlarını çoktan aşarak tüm dünyaya yayılmış durumda. Risale-i Nur Külliyatı, çeşitli dillere çevrilerek evrensel bir mirasa dönüşmüş durumda.

Dahası Said Nursî’nin hayatı, eserleri ve düşünceleri üzerine dünya çapında akademik çalışmalar yürütülmekte; hakkında master ve doktora tezleri yazılmakta, kitaplar yayınlanmakta, araştırma merkezleri ve enstitüler kurulmaktadır.

Bununla beraber en büyük gayelerinden biri olan Medresetüzzehra projesi hâlâ gerçekleşmeyi bekliyor. Bıraktığı miras, yaşadığı dönemle sınırlı kalmamış, gelecek nesillere yol gösteren bir rehber ve yol haritası olmaya devam ediyor.

Bir Âlimi Gerçek Anlamda Anmak

Büyük düşünürler anılırken; hayatlarından ziyade fikirleri ve bıraktıkları fikrî miras tartışılır ve anlaşılmaya çalışılır.

Said Nursî’yi ve geride bıraktığı entelektüel mirası anarken de bu hususa özellikle dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum:

Üstad hayatı boyunca gösterişten uzak, şöhreti ve makamı reddeden bir hayat sürdü. “Şahsını ziyaret” ve başka maksatlarla çok uzaklardan gelen misafirleri geri çevirdi. Ömrünün sayılı dakikalarını en optimal şekilde değerlendirdi.

İhlâsı hayatının merkezine koyduğu gibi, yazdığı İhlâs........

© Yeni Asya