menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Asr-ı Saadet’ten ihlâs örnekleri (2)

7 1
08.01.2025

Kuvvetin kelime manası, itme ve çekme gücü olarak lügâtlerdeki yerini almıştır. Günahlardan, dünya malından, kısaca masivâdan içtinap gücü, emirlere ve vazifelere sarılma gücü diyebiliriz. Hakikatte ise kuvvet; bildiğiniz gibi Allah’ın sonsuz kudretidir. Üstadımızın tabiriyle; “Gel! Bu zamandan tecerrüd edip, fikren Asr-ı Saadet’e ve hayalen Ceziretü’l-Arab’a gidiyoruz.”1 İhlas’a kuvvet nazarıyla bakıyoruz.

Asr-ı Saadet’ten Hz. Mus’ab B. Umeyr’in hayatına uzanalım. Mus’ab’ın ailesi çok zengindir. Mekke’nin en gösterişli ve büyük evlerinden biri onlarındır. Evin en küçük oğludur. Her şeyi özeldir: Giydiği elbiseler, ayakkabılar, sürdüğü kokular… Meselâ; ayakkabıları Yemen’de özel yaptırılır ve sadece o giyerdi. Her türlü dünyalık elinin altındaydı. İşte Musa’ab’ın böyle bolluk ve refah içerisinde bir dünya hayatı vardı.2 Sonra ne mi oldu? İslâmla şereflenen Mus’ab, nefsin hoşuna giden ne varsa arkasında bıraktı. Dünyalık bütün zevkleri elinin tersiyle itti. O, elinde bulunan ne varsa Allah rızası için bıraktı. İşte ihlâs, böyle bir kuvvettir. İhlâstaki kuvvet, fedakârlığın anahtarı olmuştu. İşte Hz. Mus’ab B. Umeyr de öyle biri idi.

Efendimiz (asm), onu Kur’ân öğretmeni olarak o zamanki adıyla Yesrib’e gönderdi. O vazifesinde o kadar ihlâslı idi ki; ihlâsın verdiği kuvvetle hâlen ve kàlen İslâm’ı anlattı. “Medenîleri ikna söz iledir” kaidesince Yesrib’in Medine olması için büyük bir gayret ve sükunet ile Yesrib’e iman tohumu ekti. Kısa bir zaman diliminde İslâm’ın,........

© Yeni Asya