Yıllarca birini bekledi
Kasabaya vardığında adreslerden biri esnaf Necmi’nin dükkânı idi. Necmi, orta yaşta, uzun yıllar esnaflık yapan biri idi. Ataları yıllar önce kasabaya gelip yerleşmiş ama o geldikleri topraklara hiç gitmemişti. Fırsatını bulduğunda Doğu Anadolu’nun soğuk ve yüksek dağ eteklerindeki köyünü ziyarete gideceğini söylerdi.
Mustafa, yeni görevine başladıktan bir gün sonra Necmi’nin dükkânına gitti. Bir müddet sohbet ettiler. Necmi gençliğinde Risale-i Nurlarla tanışmıştı. Risale-i Nura olan bağlılığından dükkânının üst katını döşedi ve oturulacak duruma getirince medrese yaptı. Ders olacağı akşamlar kasabayı dolaştı ve tanıdık dostları derse davet etti. Bazı akşamlar ders öncesi misafirlerine yemek ikram etti. Her dersten sonra çay, ardından meyve ikramını hiç aksatmadı. Hesapta olmayan misafirler gelince evde pişen yemeklerden getirerek ikramda bulundu.
Mustafa öğretmen dört yıl kaldığı kasabada Risale-i Nur derslerine sürekli devam etti. Kasabalı yıllarca Necmi’nin hatır için derslere geldi ama Risale-i Nur talebesi denilebilecek kimse olmadı. Tüm çabalara rağmen Necmi her akşamki dersten sonra bunların içinden biri Risale-i Nur talebesi olacak diye hep bir ümit besledi. Necmi, Risale-i Nurun küçük kitapçıklarını dükkânın vitrinine koyarak halkın dikkatini çekmeye çalışır, belki biri okur diye bekledi. Bazen de müşterilerine birkaç satır da olsa Risalelerden pasajlar okuyarak ümidini korurdu.
Bir gün lise ikinci sınıfta okuyan genç biri dükkânın........
© Yeni Asya
