28 Şubat’tan beri çözülemeyen sorun!
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, o hengâmda milleti yeniden darbeye sürüklememek için adeta nefesini tutmuştu. Sessizliği teslimiyet değil, bir hikmet-i hükümetti. Çünkü o, devletin devamını, milletin huzurunu her şeyin üstünde tutuyordu. Demirel, bazılarınca “başörtüsüne karşı” olarak gösterilse de, hakikatte maksadı inancı bastırmak değil, fitneyi büyütmemekti. “Devlet yıkılırsa, ne din kalır ne de düzen.” diyordu. Demirel’in çabası musibet-i âmmeden sakınmak düsturunun tam karşılığıydı. Bu tavrı sayesinde bir 12 Eylül’ü daha yaşamadan fırtınayı atlattık. Yıllar sonra “Başörtüsü bir inanç meselesidir, yasakla çözülmez.” dediğinde, aslında geçmişin değil, ileri görüşlülüğün itirafını yapmış oldu. Zira Demirel hiçbir zaman yasakçı olmadı; devleti kaosa sürükleyecek sertleşmelerin önüne set çekti.
Demirel, 1982 Anayasası’nı “milleti değil devleti koruyan bir metin” olarak nitelendirerek bugünün hürriyet anlayışının temelini atmıştır. Her fırsatta “Yeni bir anayasa yapılacaksa bu anayasa vatandaş içindir,” “82 Anayasası milletin değil, darbecilerin anayasasıdır” diyordu. Demirel’in devlet aklıyla........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein