menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meşhûr “Bâb-ı Âlî Baskını”

17 9
23.01.2025

O hadise bir hükûmet değişikliğini netice verdiği için, bunu klasik bir darbe şeklinde isimlendirmek mümkün olsa bile, bu tabir tek başına gelişmelerin iç yüzünü aydınlatmaya kâfi gelmiyor.

Esasında, hemen bütün askerî ve siyasî darbelerin birbirine benzer bazı yönleri olmakla beraber, hiçbiri tıpatıp diğerinin aynısı değildir. Onun için, her hadiseyi kendi şartları ve kendi mantığı içinde değerlendirmek daha doğru olur.

Bu hatırlatmalardan sonra, yıldönümü vesilesiyle, şimdi o meşhûr “Bâb-ı Âlî Baskını” hadisesinin gelişme seyrini birlikte takip etmeye çalışalım.

«

Baskın gününe kadar kabinenin başında Sadrâzam Kâmil Paşa (1833-Kasım 1913) vardı. İttihatçılar, hem onu, hem başında bulunduğu hükûmeti çok pasif olarak görüyorlardı. Meselâ, Bulgarların gelip Edirne’yi işgal etmeleri karşısında niye dokunur bir varlık gösteremediklerini söylüyorlardı.

Hükümetin pasifliğine daha fazla dayanamayan İttihat-Terakki Cemiyeti, bir hükümet darbesini plânladı. Cemiyet merkezinde gizlice toplanan İttihatçıların ileri gelenleri, bu işe Enver Paşa’yı uygun gördü. Hâliyle, ona göre de hazırlıklar yapıldı.

23 Ocak 1913 günü beyaz bir ata binen Enver Paşa ve beraberindekiler, cemiyetin........

© Yeni Asya