menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mecburî hizmetin basamakları

11 1
26.02.2025

Zira, bir numaralı “düşmân-ı gaddâr”, herkesin kendi nefis ve şeytanıdır. Onları hakkıyla yenebilenin, daha üstesinden gelemeyeceği bir engel yoktur.

Esasen, kendi nefis ve şeytanı ile uğraşan, onları yenmeye çalışan kimsenin, diğer bütün düşmanlarla mücadele etmesine gerek yok. Onları Allah’a havale etmesi daha münasip olur. Hiç şüphe yok ki, Allah, böyle bir kimsenin haricî düşmanlarına hak ettikleri dersi verir. Yani, kendi sadık kullarını bütün düşmanlarla uğraştırmaz, doğrudan kendisi onların hakkından gelir. Sen sabır kuvvetine isitnad edersen, Allah, onların başına hiç umulmadık yerlerden belâ ve gaileler açarak, hak ettiklerini cezalara çarptırır. Bu noktada kulun en büyük zaafı, bekleyememeyesi, sabır ve tahammül gösterememesi.

«

Elbette, şuna da inanıyoruz ki: Din Allah’ın dini oluncaya ve küfür yeryüzünden kalkıncaya kadar mücadeleye devam etmek lâzım geliyor.

Ne var ki, Meyve’nin “Dördüncü Mese-lesi”nde izah ve ifade edildiği gibi, asıl ve en büyük mesuliyet dar daireden başlıyor. Daire genişledikçe, mesuliyet de azalıyor. Yani, burada büyüklük-küçüklük, genişlik-darlık arasında ters orantı var.........

© Yeni Asya