İki fotoğrafın hikâyesi
Bu farklı resimler ayrı şahıslara ait olmasına rağmen, bilerek-bilmeyerek karıştıranlar oluyor yine de.
KAFKAS KALPAĞI, adını taşıdığı bölgede bugün de yaygın olarak kullanılıyor. Oradaki Çerkesler, Çeçenler, Dağıstanlılar bu kalpağı severek, beğenerek giyiyorlar. Nitekim, bize de oradan, yani Kafkasya’dan geldi.
Sultan II. Mahmud’un kıyafet inkılâbından (1829) sonra fes giymek yaygınlaştı. Bunu padişah ve sadrazam giydiği gibi, askerlerin de millî formasına dahil edildi.
Birinci Dünya Harbi başladığında, Enver Paşa ve Alman Generali Otto Liman von Sanders de dahil olmak üzere, pek çok Osmanlı subayı fesi bırakarak Kafkas kalpağı giymeyi tercih etti.
Dolayısıyla, Ordu Kumandanı Enver Paşa’nın isteği üzerine bir Gönüllü Milis Alayı kuran ve Kafkas Cephesinde Miralay rütbesiyle harbe iştirak eden Said Nursî’nin de bir müddet bu Kafkas kalpağını giymiş olması gayet makul ve mantıklı geliyor.
Nitekim, 1958-59’da basılan büyük Tarihçe-i Hayat isimli eserinde de bu kalpaklı resim bir şekilde kullanılıyor. Yanlışlıkla basılan puşili resim ise, bizzat Üstad Bediüzzaman’ın isteği ve “Bu resim bana ait değil” demesi üzerine, hemen alelacele kaldırılıyor. Bu meselede, “Son Şahitler”den ikisi de........
© Yeni Asya
