Risale-i Nurları tanıyınca hayatı değişti
Nurcularla birlikte olup Risale-i Nurları okudukça Ahmed’in hâl ve hareketlerinin değiştiğini, namazlarını vaktinde kılmaya başladığını, sair ibadetlerini yapmaya gayret ettiğini gören annesi, oğlunun dinini öğrenip yaşadığına kanaat getirdi ve ortaokula gitmesine izin verdi.
“Benim günahım başımdan aşkın, yarın mahşerde ‘Anam bana dinimi öğretmedi’ diyeceksin. Ben senin dinî bilgilerini öğretmedikten sonra hiçbir okula okumaya göndermeyeceğim.”
Bir annenin, sabah namazına kalkmakta tembellik gösteren, mazeret olarak da kendisine dinî bilgi vermediğini, namaz kılmasını öğretmediğini, namaz surelerini ezberletmediğini ileri süren oğluna söylediği ibretli sözler bu ifadeler.
1937 yılında Ermenek ilçesinin Tepebaşı Köyü’nde dünyaya gelen, orada büyüyen ve ilkokulu bitiren Ahmed Gümüş ile annesi arasında yaşanmıştı mezkûr hâdise. Annesi söylediğini yaptı ve Ahmed’i ortaokula göndermedi. Dinî bilgileri öğrenmesi için mahallin meşhur âlimi Molla Mehmed Efendinin yanına gönderdi.
Ahmed bir sene kadar Molla Mehmed Efendinin nezaretinde ilmihal, akaid, âdab, erkân, ahlâk, fazilet dersi aldı. Hem dinî bilgileri, Kur’ân okumasını öğrendi, hem namaz surelerini ezberledi, hem de onun, ziyaretine gelen insanların sordukları sorulara verdiği cevapları dinleyerek kendisini yetiştirmeye çalıştı.
KUR’ÂN OKUMASINI ÖĞRENDİ, TEFSİRİNİ SORDU
“Kur’ân’ın her asra bakan veçhesini bu zamanın ilmî ve aklî anlayışına göre aksettiren bir Kur’ân tefsiri yok mu?”
Ahmed Gümüş, Kur’ân okumasını öğrenip bazı sureleri ezberledikçe mânâsını bilme ihtiyacı hissetti. Aklına gelen böyle soruları seslendirince annesi, kardeşinin hanımı vasıtası ile onu İbrahim Canan, İbrahim Koynuk gibi akranları ile tanıştırdı. Onların Ahmed’e Bediüzzaman’dan ve Risale-i Nurlardan bahsetmeleri, onun hayatında yeni ve nurlu bir safhanın başlamasına vesile oldu.
Ahmed, ilk olarak Tarihçe-i Hayatı okudu. Ardından arkadaşları ile birlikte Risale-i Nurları okumaya başladı. Bediüzzaman Said Nursî’yı tanıyıp Risale-i Nurları müzakere etikçe hayalindeki zâtı tanıdığını, aradığı tefsiri bulduğunu anladı. Bazı risaleleri satın aldı. Kendisi evde okurken cemaatin tertip ettiği derslere gitmeyi de ihmal etmedi.
ANNESİ OĞLUNDAKİ DEĞİŞİMİ GÖRDÜ
Nurcularla birlikte olup Risale-i Nurları okudukça Ahmed’in hal ve hareketlerinin değiştiğini, namazlarını vaktinde kılmaya başladığını, sair ibadetlerini yapmaya gayret ettiğini gören annesi, oğlunun dinini öğrenip yaşadığına kanaat getirdi ve ortaokula gitmesine izin verdi. Babası da götürüp okula kaydettirdi.
Bir süre Ermenek Ortaokulu’na devam eden Ahmed Gümüş, okulda anlatılanlarla Molla Mehmed Efendi’den öğrendikleri ve Risale-i Nurlardan okudukları arasında büyük farklılıklar olduğunu anlayınca rahatsız oldu. Babasına oradan ayrılıp İmam Hatip Okuluna gitmek istediğini söyledi. Onun hassasiyetine ve kararına babası da annesi de çok sevindiler.
Okuldan tasdiknamesini alıp babası ile birlikte Konya’ya giden Ahmed, İmam Hatip okuluna kaydoldu ve oradaki Nur Talebeleri ile tanışıp dershaneye yerleşti. Bir yandan okula devam ederken diğer yandan kendine tekabül eden hizmetleri yaptı. Bu arada şehri gezdi Mevlâna başta olmak üzere evliya türbelerini ziyaret etti.
AFYON MÜDAFAASI İLE ŞEVKE GELDİ
Zübeyir Gündüzalp’in Afyon Müdafaasını okuyunca şevke geldi. Hem onunla tanışmak, hem de Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmek için harçlıklarından ayırarak yol parası biriktirdi ve Isparta’ya gitti. Üstadın Barla’da olduğunu öğrenince oraya hareket etti. Barla’ya varınca ilk olarak Zübeyir’le tanıştı, onun müzahereti ile Bediüzzaman’ın huzuruna çıktı.
“İmam Hatip Mekteplerini eski zamanın medreseleri olarak kabul ediyorum.”
Bediüzzaman Hazretleri böyle dedi Ahmed İmam Hatip Okulunda okuduğunu söyleyince. Ardından bazı kişilerin........
© Yeni Asya
