menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Sultan'ın berzah seferi

11 1
22.07.2025

Konya’da mukimdi, ama memleketin her yerini ve dünyanın pek çok ülkesini hizmet sahası haline getirmişti. Hatırşinas dostlarına, çeşitli vesilelerle kendini davet ettirmek pahasına gidebildiği yerlere bizzat gider, gidemediği yerlere gazete dergi yazıları radyo, televizyon konuşmaları ile ulaşmaya çalışırdı.

“Sultânım!”

Hizmet vesilesi ile karşılaştığı muhatabına, selâmdan sonraki ilk hitabı böyle olurdu Halil Uslu’nun. ‘Halil’in, yani Allah’ın dostu olmanın, Allah’ın dostlarını Allah için sevmenin iktizası ve adının manasını yaşamanın tezahürü idi bu hitap. Muhatabı hitabına şaşırdığı veya sebebini sorduğu zaman dikkatle yüzüne bakar ve gülümserdi.

‘İman insanı insan eder, belki insanı sultan eder. Sen hem insansın, hem inanan bir Müslümansın. ‘Sultan’ hitabı sana yakışır’ derdi.

Mezkûr vasıfları taşıması hasebiyle o da bir ‘sultan’dı. Sultanlığını, Bediüzzaman Said Nursî’yi tanıyıp Risale-i Nurları okuduktan sonra idrak etmişti. Her gün Risale-i Nurları okuyarak imanını tahkim etmiş, ibadetle, tezekkürle, tefekkürle ‘sultan’ sıfatını kemale erdirmiş ve Nur Talebelerine biraz da dua niyetiyle ‘sultânım’ diye hitap etmeyi şiarı haline getirmişti.

1951 yılında Van’ın Gürpınar ilçesinde doğmuştu. Bediüzzaman’ı Van’da tanımış, Risale-i Nurları orada okumaya başlamıştı. Okudukça sevmiş, sevdikçe daha çok okumuş, mahallin diğer Nur Talebeleri ile tanışıp hemhâl olmuş, Nur hizmetini hayatî vazife saymış ve hayatı boyunca iftihar edip hakkı ile yaşamaya çalıştığı ‘Nurcu’ sıfatını almıştı.

VAN’DAN KONYA’YA

Sonraki yıllarda kader onu Konya’da tavzif etmişti. Hayat, mekân, imkân, hizmet cihetiyle Konya’yı sevdiği ve Mevlâna muhibbi olduğu için Konya’yı Van’dan ayırmazdı. Her halini örnek aldığı Üstadı Bediüzzaman’ın Bitlis’te doğup büyümesine rağmen ‘Dâüssıla tabir edilen iştiyak-ı vatan hissi beni vatanıma sevk etti. Madem öleceğim vatanımda öleyim diye Van’a gittim’ (Lem’alar, s. 377.) diyecek kadar kendisini Vanlı sayması gibi o da Konya’yı ikinci vatan addetmişti.

Konya’da mukimdi ama memleketin her yerini ve dünyanın pek çok ülkesini hizmet sahası haline getirmişti. Hatırşinas dostlarına, çeşitli vesilelerle kendini davet ettirmek pahasına gidebildiği yerlere bizzat gider, gidemediği yerlere gazete dergi yazıları radyo, televizyon konuşmaları ile ulaşmaya çalışırdı.

Bu maksatla Yeni Asya gazetesindeki köşesinde yıllarca müessir yazılar yazmıştı. Konya’daki bazı mahallî gazetelerde de yazıları yayınlanırdı. İlâhî veya şarkı tarzında bestelenecek his ve duygu dolu şiirleri vardı. Bazı radyolarda ve televizyonlarda sohbet programları yapmıştı. Müstear isimle spor yazarlığı yapacak kadar müktesebatı genişti.

KAHRAMAN BİR NUR TALEBESİYDİ

Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerine atfettiği aziz, sıdık, fedakâr, kahraman gibi sıfatları hakkıyla haiz bir Nur Talebesi idi. Aynı zamanda kendine has meziyetleri olan müstesna bir insan, mahir bir hatipti. Hayatının önceliği, Risale-i Nur hizmeti idi. Hususî sohbetlerinde hep Bediüzzaman’ı anlatır, Risale-i Nurlardan veciz ifadeler naklederdi.

Medenî cesaret sahibi idi. Gittiği yerlerde mahallin resmî makamlarını, dinî mercilerini, siyasî partileri, yayın kuruluşlarını, dernekleri, vakıfları ziyaret ettiği; siyasî şahsiyetlerle, temayüz etmiş kişilerle, iş adamları ile bürokratlarla, akademisyenlerle görüştüğü için olsa gerek, ekseriyetle koyu renkli takım elbise giyer, açık renkli gömlek üzerine elbisesi ile insicamlı kravat takardı.

MÜSTESNA BİR HİTABETİ VARDI

Muhabbet ehli bir şahsiyet olduğundan her vesile ile çeşitli hizmet mahallerine davet edilirdi. Dersi okuyacağı zaman önce cemaatle kaynaşır, nazının geçtiği kişilerle mülâtefe eder ardından sakin bir ses tonu ile ders okumaya başlardı. Bahsi fazla izah etmez, başka risalelerdeki ilgili yerlere atıfta bulunurdu.

Konferans, seminer vermek, çeşitli vesilelerle konuşma yapmak maksadıyla sahneye çıktığı zaman önce salonu dolduran kalabalığı dikkatle süzer, içinden tanıdığı kişileri muhatap alarak bazı hatıralar anlatır, birkaç........

© Yeni Asya