Kâinatta gayesizlik yoktur
Güneşle birlikte çalışmaya başlar, çiçekten çiçeğe uçar; bal toplar, nektar taşır. Görünürde gayesi, kovanını yaşatmak ve üzerine düşen vazifeyi yerine getirmektir. Oysa bu, sadece zahirî bir gayedir. Bu gayeyi mana-yı ismiyle bakanlar görür; yani varlığa kendi adına, kendi hesabına anlam yükleyenler.¹
Fakat bu zâhirî gaye, daha yüksek ve derin bir gayeye hizmet eder: O küçücük böceğin eliyle, mucizevî bir gıda olan bal meydana gelir. Ancak bu da son merhale değildir; zira balın oluşması dahi zahirî bir gayedir.
Örneğin güneş… Her sabah doğar, âlemi aydınlatır; ısıtır, yeşertir, hayat verir. Zahirî gayesi yalnızca dünyayı ısıtmak ve canlılara enerji sağlamaktır. Oysa mana-yı harfîyle bakmak tüm gayeyi değiştirir. O zaman güneşin, Kudret’in bir memuru, Rahmet’in bir hizmetkârı olduğu anlaşılır. Ziyasının her zerresinde Nur ismi, hararetinde Rezzak ismi, yörüngesindeki nizamda ise Hakîm ismi okunur.
Güneş, kendi ışığını değil; Rabbinin nurunu taşır. Yani o da........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein