Akıl, ikrar, muhabbet ve Risale-i Nur
Tahkikî iman ise bu üç cephenin birlikte işlemesidir: Akıl hakikati idrak eder, dil onu ikrar eder, kalp ise muhabbet besler. Tarafsız ve artniyetsiz bir yaklaşım, bu çıkarımdan başkasına yol bulamaz.
Nice akıl sahipleri vardır ki, Allah’ın varlığını delillerle gördüğü hâlde dilini susturmuş ya da dilini hakikat yerine kalbinin bağlandığı yalana hizmet için kullanmıştır.
Ve nice filozoflar, bilim insanları vardır ki, “Allah” dememek için “Tabiat Ana,” “Evren,” “Üstün Akıl” veya “Karanlık Madde” gibi ifadelerin ardına sığınmış; idrak ettikleri hakikati ikrar edememiş, hasılı muhabbet seviyesine geçememişlerdir.
Bazıları ise bir yaratıcı olduğu düşüncesine yaklaşsa da, doğruyu tam olarak bulamamıştır.
Tek ve üstün bir yaratıcı bulunduğunu akletmiş; ancak O’nun kim olduğunu bilememiş, hakikatten uzak, yanlış inançlara sapmıştır.
Bugün ise bilimsel ifadeler ve sözde ispat çabalarıyla, Bir Yaratıcı’nın varlığı tamamen silinmeye........
© Yeni Asya
