“Süreç” bir yığın muammayla muallel
Bu bakımdan, en son 15 Temmuz Hâdisesi bahaneli “20 Temmuz OHAL darbesi” antidemokratik ve hukuk dışı haksızlığın, hukuksuzluğun dayatıldığı vartada, “madem Cumhurbaşkanı Anayasaya uymuyor, o hâlde Anayasayı ona uyduralım” garabetiyle iki buçuk milyon “geçersiz oy”un oyun yine kanuna aykırı olarak “geçerli” sayıldığı 16 Nisan 2017 referandumuyla “tek kişilik otoriter rejim”e öncülük eden Bahçeli’nin yıllar sonra 1 Ekim’deki “terörist başı gelsin, Meclis’te DEM grubunda konuşsun!” çıkışıyla büyük beklentilerle başlatılan “süreç”in akıbetine dair istifhamlar devam ediyor.
MECLİS VE MİLLET YİNE DEVRE DIŞI…
Bu bakımdan gelinen safhada sadece Saray - Bahçeli ile terörist başı arasında kotarılması, terörist başının “PKK’nın silâh bırakıp kendini lağvetmesi” talebine karşı “iktidar cephesi”nden hangi “vaadler”in verildiğinin daha baştan karanlıkta bırakılması çarpıklığı “süreç”in temel handikapları arasında geliyor.
Çarpıkların başında, “tepeden tâlimat”la bağımsızlığı ve tarafsızlığı berhava edilen yargının “iktidarın sopası” hâline getirilen yargı üzerinden muhalefete operasyonların sürdüğü, seçilmiş belediye başkanlarının yargısız infazla görevden alınıp yerlerine “kayyım” atanarak hapse atıldığı, siyasî iktidara en ufak bir eleştiride bulunan siyasetçilerin, gazetecilerin, sivil toplum temsilcilerinin apar topar tutuklandığı, bir tweetle pahalılıktan yakınan vatandaşların gözaltına alındığı, ifâde ve basın özgürlüğünün ayaklar altına alınıp çiğnendiği vetirede terörist başının garip bir biçimde “ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler”den dem vurup “PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açtığı” gerekçesiyle “benzerleri gibi ömrünü tamamlayıp feshini gerekli kıldığı”........
© Yeni Asya
