Arz ederdim Sayın Adalet Bakanı…
Eğer gerekseydi “arz” ederdim ve bundan da gocunmazdım.
Ama hayır, sizin iyi bildiğinizi varsaydığımız üzere adalet her haklıya hakkını vermek ve her şeyi yerli yerine oturtmak demektir.
Ve devlet yetkisi kullananların önünde dik durup “talep etmek” ve gerekirse hesap sormak yerine, eğilip “arz etmek”, eğilene de eğiltene de zulümdür.
Bu sebeple, bu köşeden, gazeteci, ama vatandaş kimliğimle size “arz” etmem ve etmeyeceğim. Sadece talep ve biraz da sitem edeceğim.
Bakanlığınızı kapısını ilk çaldığımda sizin şimdi oturduğunuz o koltukta merhum Nejat Eldem oturuyor idi. (Sözün gelişi “o” koltuk, yoksa “o” koltuk çoktan “HEK’e ayrılmış”tır!).
O gün hâkimlik imtihanı için başvurmaya gelmiştim ve dilekçemde başvurumun kabulünü “rica” etmiştim. Çünkü bendeniz (sözün gelişi “bende”niz) sade vatandaş idim ve henüz devlet hiyerarşisinin içinde bir memur ya da yargı hiyerarşisinin içinde bir hâkim değildim.
Yani o gün “devlet” benim üstüm ya da amirim değildi. (En azından ben öyle öğrenmiştim.).
Vatandaş olarak devletten dilek ve taleplerimi içeren dilekçelerimi “arz ederim”le değil “talep ederim”le ya da “rica (reca/ümit) ederim” ile bitirmem gerektiğini mutlulukla öğrenmiştim.
İmtihanı kazanıp, mülâkatı da geçip, hâkim adayı olunca iş elbette değişti. Makamınıza ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna (ki o zamanlar “Yüksek” Kurul idi) şahsî taleplerim için defalarca........
© Yeni Asya
