Ey Tâlib-i Hakîkat! - 2
Bu noktayı Yirminci Lem’a’da şöyle izah etmektedir: “Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, ‘Mesleğim haktır,’ yahut ‘daha güzeldir’ diyebilir. Yoksa, başkasının mesleğinin haksızlığını veya çirkinliğini ima eden ‘Hak yalnız benim mesleğimdir’ veyahut ‘Güzel benim meşrebimdir’ diyemez olan insaf düsturunu rehber etmek.”2 ‘Bu haktır’ dediğimizde bir hakkı kabul etmiş oluyoruz. Başkaları da böyle bir hak kabulüne sahip olabilir. Nasıl ki güneş benim lambamdır desem, bu sahiplenme başkalarının güneşi sahiplenmesine zarar vermiyor ise; aynen öyle de ‘Bu haktır’ düsturunu rehber etmek, başkalarının da kendi mesleğine ‘Bu haktır’ demesine mani teşkil etmez. Ancak ‘Yalnız hak budur’ dediğimizde başkalarına ‘hak’ hakkı tanımamış oluyoruz. Böylece inhisar altına alınamayan hakîkati bir nevî sadece kendisine hasr-ı nazar ettiğini zanneden zihniyet-i inhisar hem kendisine, hem de başkalarına zarar vermiş oluyor. Halbuki Bediüzzaman “Hak ve hakîkat inhisar altına alınmaz.”3 diyor.
Belki burada ‘En güzeli budur’ hükmü yerine, ‘Güzeli budur’ hükmü........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein