Kaçmak en kolay yol sanki!
Bazen mücadele etmek yerine kaçarak o sıkıntıdan kurtulacağımız düşüncesine kapılırız ama aslında doğru seçim asla bu değildir.
Özellikle tecrübesizken, hayatın bize neler getireceğini ve götüreceğini çözememişken, yanlış karar verdiğimiz durumlar daha fazladır. İşte, daha lise iki öğrencisi bir kız çocuğu da babasının hışmından, sapkınlıklarına şahit olmaktan ve annelikten, eş olmaktan bihaber annesinden kaçıp kurtulmayı düşünen Picasso’nun kızı da aynı şekilde bir zor durumdaydı.
Neyin doğru, neyin yanlış karar olduğunu çözemiyordu. Sınıf arkadaşı Sevgi’nin ağabeyine anlattıkları ile Tuğrul’un Picasso’nun kızı ile ilgili her şeyi biliyor olması ve ona acımasıyla başlayan durum bir okul çıkısında onu görüp beğenmesiyle farklı bir boyuta taşınmıştı. Kısa sürede birbirlerine âşık oldular ya da öyle zannettiler. Arkadaşı aracılığı ile mektuplaşıyor ve uzun uzun gelecekle ilgili planlar yapıyorlardı. Picasso’nun kızı kendini çok özel hissetmeye başlamıştı çünkü ona kıymet veren dinleyen, anlayan en azından buna gayret gösteren biri vardı artık.
Tuğrul okulunu bitirmiş, şehir dışında çalışıyor ve bir iş arkadaşıyla tuttuğu evde kalıyordu. Ailesi ekonomik durumu çok iyi değildi. Öğretmen olan babasının ve kendi maaşından başka bir gelirleri yoktu. Eğer evleneceklerse en az birkaç sene ailesiyle birlikte aynı evde yaşamak zorundalardı. Picasso’nun kızı bu durumu bile kabul etmişti çünkü hem Tuğrul‘u sevmiş ya da öyle zannetmiş hem de artık şiddetin ve iğrenç durumların olmadığı bir hayatta yer alacağı ümidini beslemeye başlamıştı.
Okul bitince, Tuğrul babasıyla konuşmuştu ama babası çok varlıklı olan bu adamın, ona kızını vermeyeceğinden ve küçük duruma........
© Yeni Ankara
