Sistem mi kişi mi tartışıyoruz?
Bugünden duyulan endişe ve memnuniyetsizlik, genelde geleceğe dair bir ümitle beslendiği takdirde bugün olanı değiştirme inancını da besler. Ya da tam tersi olabilir yani bugünden duyulan memnuniyet geleceği de muhafaza etmek adına değişime karşı çıkma potansiyelini besler.
Bu iki durumun aynı anda aynı coğrafyada yaşayanlar arasında yaşanması anormal değildir. İçinde bulunulan durumdan memnuniyet duyanların ve duymayanların olması son derece normaldir. Bu durum ne kadar da bilinçli ve bilinçsiz toplum diye ayrılmaya müsait olsa da gerçek pek öyle değildir. Daha çok idealize edilen durum toplumsal değil şahsi olur. Ama bunu dillendirmek gerçek fikrini açık etmek kimsenin pek işine gelmez.
Elbette bu iki taraf arasında ve tarafların kendi içinde, zaten o bilinç düzeyleri arasında da bir eşitlik ya da yaklaşık olma durumu yoktur. O zaman asıl sebepleri gizleyen daha büyük kalabalıkların olduğunu kabul etmek gerekir.
Yani asıl sebep kişiseldir. Kendi taleplerinin, ötekinin taleplerinden daha kutsal ve ideal olduğuna en çok kişiyi inandıran taraf diğerini yener. Bu durum değişimin olup olmayacağını anlatır. Bu yengi yenilgi meselesi de tamamen görecedir. Talepleri besleyen araçlar da zaten tarafların egemenlerince belirlenir. O araçların ne kadar gerçek olduğu kalabalıkların zihnindedir. Kalabalıkların inanmaya hazır oldukları ve inanmayı tercih ettikleri cümleler........
© Yeni Ankara
