menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dinimiz hayat tarzımızdır! Dinimizi her hâl ve şartta yaşayalım!

23 1
16.11.2025

Dinimiz hayat tarzımızdır! Dinimizi her hâl ve şartta yaşayalım!

Yaşar Değirmenci

Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e, onun pratiği olan Sünneti Seniyyeye müracaat edilmeyince ‘yaşanması zor bir din’ algısı yerleştiriliyor. Rahatlarının kaçacağını düşünenler de inandığı gibi yaşamak yerine ‘yaşadığı gibi inanmak’ yoluna girerek yozlaşma ve dünyevileşme ‘hayat tarzı’ haline getiriliyor.

Yaşanmayan, hayata intikal etmeyen, vicdanlara hapsedilmiş bir din ve iman sadece bir iddiadır. Dindarlık ise iddia ile olmaz. Dindarlık/dine saygı, dini olanı, dinde olanı yaşamakla ispat edilebilir.

Ayet ve hadislerin ışığında kendi kavramlarımızı bilelim, düşünelim, amel edelim.

Zulüm, “din ve ahlâk kanunlarıyla belirlenen sınırları aşmak, adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranmak” demektir. Kur’an’da zulüm, biri itikad diğeri ahlâk alanlarıyla ilgili olmak üzere iki ayrı anlamda kullanılmaktadır. Birinci alanda genellikle “şirk, inkâr, günahkârlık, Allah’ın koyduğu kuralları, sınırları çiğneme ve aşma” manalarını ifade eder. Buna göre şirk büyük bir zulümdür (Lokman 31/13); Allah’ın kanunlarını çiğneyenler zalimlerdir. Kâfirler zalimlerin kendileridir. (Bakara 2/229, 254). Ahlâk alanında ise “haddi aşmak, başkasının hakkını ihlâl etmek, başkasına zarar vermek” anlamını ifade eder. Bu davranışları sergileyene de zalim denir.

Yüce Allah, zulmün her türlüsünü haram kılmış, Müslüman-kâfir ayırımı yapmaksızın zalimlere eğilim gösterilmemesini,........

© Yeni Akit