Köy Enstitülerini CHP kapattı, Cumhuriyet gazetesi de destek verdi
Köy Enstitülerini CHP kapattı, Cumhuriyet gazetesi de destek verdi
Mustafa Armağan
11-12 yaşlarımdayken yazları Bursa’da Kayan Çarşısı’nın girişindeki bir nalbur dükkânında çıraklık yapardım. Dükkânı MHP’ye yakın görüşleri sebebiyle sarkık bıyıklı Eğitim Enstitülü gençlerin “ihtiyar bozkurt” lakabını taktıkları Bekir amca idare ediyordu. Kendisi amcam Nihat Armağan’ın kayınpederiydi. Einsteinvari bir görünümü vardı: Apak saçları, beyaz pos bıyıkları ve coşkulu nutukları ve kar gibi temiz kalbiyle tanınırdı.
Dükkândaki sohbetlere kulak kabartırdım. Yaşı kendisininkine yakın birisiyle aralarında şöyle bir diyalog geçtiğini hatırlıyorum:
Bekir amca mevzuyu açarken “Türkiye’ye komünizmi kim getirdi?” diye sordu. Adam tereddütsüz “Hasan Âli Yücel” diye cevap verdi.
Bu benim Hasan Âli Yücel’in adını ilk duyuşumdu. Kimdi? Ve neden Bekir amcanın ziyaretine gelmiş adam ona komünizmi başlatan adam demişti? Bu sorular zihnimi kelepçelemişti.
Sonradan okudum, öğrendim Hasan Âli Yücel›in kim olduğunu. Okuyup öğrendikçe de öfke katsayım arttı. Kimileri onu münferit bir iki hadise üzerinden Mevleviliğe meyli sebebiyle evliya mertebesine çıkarmaya yeltense ve beş vakit namazını bırakmamıştır dese de bu tarafı beni hiç ilgilendirmedi. Namaz kılmasaydı da bu kötülüklerin yapılmasına izin vermeseydi daha hayırlı bir iş yapmış olurdu nazarımda. Sonuçta siyasetçinin namaz kılması kendisini ilgilendirir ama yaptıkları hepimizi.
İşte bu Hasan Ali Yücel›in Köy Enstitülerinin kurucusu ve orada işlenen nice rezaletin göz yumucusu olduğunu biliyordu demek ki o nalbur dükkânında hasır iskemlede oturan adam.
Tabii ki komünizmi Hasan Âli Yücel getirmedi ülkeye ama kalkınmanın köyden başlaması gibi bir niyetle yola çıktığı söylenen Köy Enstitülerinin girdiği yol, tuhaf eğitim programı ve oradan yetişenlerin bu millete ait olmayı değil, onu değiştirmeyi, onun örfünden, kültüründen (saz yerine mandolin çalmak gibi) ve dininden uzaklaştırmak gibi bir misyonu talebeye aşıladıklarını görmek gören gözler için zor olmasa gerek.
Maalesef Köy Enstitülerini kapatıp Öğretmen Okullarına çevirdikleri, orada yetişen öğretmenlere Köy Enstitüleri ideolojisi aşılandığı için ve sol-Kemalist basın-yayın organlarında, son olarak da Koç ailesine ait Pera Vakfında şatafatlı sergiler ve etkinliklerle sanki bir Cumhuriyet mucizesi imiş gibi sunulduğu için muhafazakâr kesimin gençleri dahi Köy Enstitüleri hakkında olumlu düşünmeye sevk edildi.
Hâlbuki Köy Enstitüleri eski deyişle maneviyatçı ve mukaddesatçı kitle için bir namus ve dava meselesiydi. Birçok cephede fikir tanklarımızı boş bıraktığımız için o tankları........
© Yeni Akit
