3-6 Eylül 1260 Ayn-Câlût Zaferi İsrail’in bölgeden püskürtülmesine örnek olur mu?
3-6 Eylül 1260 Ayn-Câlût Zaferi İsrail’in bölgeden püskürtülmesine örnek olur mu?
HALİT KANAK
Moğollar’ın 1258 yılında Bağdat’a girerek keçeye sardıkları İslâm Halife’sini atların ayakları altında şehit etmeleri haberi Mısır’a ulaştığında Memlûk Devletinde şok etkisi yapmış, dehşet her yere yayılmış, Moğol istilâsı Kahire kapısına dayanırsa ne yaparızın endişesi bütün Mısır’ı kaplamıştı.
İlk akla gelen bugüne kadar dirayeti ve başarılarıyla göz dolduran Harzem-Şâh Türk Hâkanları hânedânından gelen büyük komutan Seyfeddin Kutuz’un Sûltân ilân edilmesiydi.
Bu düşünce derhal hayata geçirildi. Tahtta Oğuz Türklerinden Sûltân Aybeg’in oğlu çocuk yaşlarındaki Sûltân Ali oturuyordu.
Ali tahttan indirilerek Kutuz Sûltân yapıldı.
Bu arada Moğollar Eyyübiler’in hüküm sürdüğü Suriye’de Halep ve Dimaşk’ı (Şam) alarak bir baştan bir başa ezip geçmişler Filistin’e Memlük topraklarına dayanmışlardı.
Bunun üzerine Eyyübiler’in Halep Melîki Nâsır Selahaddin Yusuf maiyetiyle önce Gazze’ye ardından Sinâ Çölünün kapısı konumunda ki Ariş’e kadar çekilmiş, bu arada da meşhur tarihçi İbnü’l-Adîm’i Mısır’a gönderip, Memlûk’lardan âcil yardım istemişti.
(Melik Nâsır Selahaddin Yusuf, 1236 Kasım’ın da babası Melik Muhammed’in ölümü üzerine 7 yaşında iken Halep meliki olmuş, belli bir süre babaannesi Dayfe Hatun başkanlığında devlet adamları heyeti tarafından yönetilen Halep’te idâreyi eline aldıktan sonra haçlılara karşı dirayetli duruşu ile biliniyordu.)
Ancak Memlûk Sûltân’ı Kutuz yardıma gelene kadar, Moğollar’ın gözüne girerek hışımlarından korunmak isteyen teberdârı (yakın koruması baltacıbaşısı) Hüseyin el-Kürdî (Kürt Hüseyin) tarafından derdest edilerek Moğollar’a teslim edildi.
(Melik Nâsır daha sonra Tebriz’e götürülecek ve ordularının Ayn-Câlût Savaşı’nda Memlük kuvvetlerine yenildiğini öğrenen Hülâgû tarafından 1260’ın Eylül sonlarında öldürülecek ve Eyyûbîler’in Halep ve Dımaşk’taki hâkimiyeti fiilen sona erecektir.)
Bu arada Hülâgü Memlûk’lara gönderdiği elçilerle Sûltân Seyfeddin Kutuz’u tehdit ederek derhal teslim olmasını istiyordu.
Resmî adı "Ed-Dewleti't-Türkìye = Türkiye Devieti" olan Memlûk Türk Devletinin Sultanı Seyfeddin Kutuz kararını vermişti.
Ya ölecek, ya olacaktı. Önce elçileri öldürttü ardından kumandanlarından Baybars’ı öncü birliğinin başında 26 Temmuz 1260’da Gazze’ye sevketti.
Gazze’de bulunan Moğol kuvvetleri kumandanı Baydara, o sırada Baalbek’te olan Başkumandan Ketboğa Noyan’a bu durumu bildirdi. Ketboğa ona kendisi yetişinceye kadar dayanmasını emretti. Ancak geç kalmıştı. Baybars doğrudan Gazze’nin üzerine yürüyerek Baydara’nın kuvvetlerini dağıttı. Baydara pılısını pırtısını toplayarak bölgeden uzaklaştı.
Bu önemli ve güzel gelişmeyi Sûltân Seyfeddin Kutuz öğrenir öğrenmez hazırladığı güçlü ordusu ile 14 Ağustos’ta Kahire’den yola çıktı. Gazze’ye varılınca Baybars’la beraber Filistin’e hareket etmeden önce Akka’daki Haçlı Kontlarına elçi gönderip geçiş izni istedi. Onlar da, “düşmanımın düşmanı dostumuzdur” anlayışıyla izin verdiler. Çünkü kısa süre önce Moğollar Beyrut’un 45 km. güneyindeki Sayda’ya girmişler ve büyük yağma yapmışlardı. Bundan dolayı Moğollara kızgındılar.
Kutuz, haçlılarla mutâbık kaldıktan sonra yine de işi sağlama almak için kuzeye Akkâ’ya hareket etti. Haçlılar Sûltân Kutuz’u şehrin dışında karşılayarak her........
© Yeni Akit
