menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Emek, ekmek ve memleket

16 9
wednesday

Emek, ekmek ve memleket

AYHAN DEMİR

Atalarımızın “nan-ı aziz” dediği ekmek, fırından ve fırıncıdan ibaret değildir. Bir kilo un, yaklaşık üç bin buğday tanesinden meydana geliyor. Adına “emek” dediğimiz şey, tam manasıyla budur.

Sadece buradan yola çıkarak, rahatlıkla şuraya varabiliriz: Emek, ekmekten önce gelir. Emek olmadan, ekmek de olmaz. Ekmek, emek ve sabır demektir.

Emek, hürmet ve ciddiyet ister. Özen ve zahmet gerektirir. Maddi ve manevi fedakârlık. Herkesten ve her şeyden sakınma.

Emek bir işin yarısıdır. Diğer yarısı da sabırdır. Emek olmadan yemek olmaz. Sabır ile koruk helva olur.

Önce emek, ardından sabır! Bu ikisinin toplamı da “nasip” eder. Emek verecek, sabır gösterecek, sonra “Ya nasip!” diyeceğiz. Nihayetinde her iş nasip meselesidir.

Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat emek sahipleri, vefa bekler.

Ekmeğin üzerine yemin eden, yerde ekmek görünce onu öpüp kaldıran bir milletin mensuplarıyız. Çok şükür. Buna karşılık, emekle ve ekmekle oynamaya çalışanları da görüyoruz. Bu biçimsiz durum, maalesef, hızla yayılıyor.

Evet, büyük emeklerin bir çırpıda yok sayıldığı günlerden geçiyoruz. Onca........

© Yeni Akit