menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk sosyalizmi tartışmaları-III (Atatürkçülük)

19 1
saturday

Yıldırım Koç yazdı…

“Türk Sosyalizmi” tartışması hangi ihtiyacın sonucunda ortaya çıktı?

1946 yılından itibaren Türkiye’nin bağımsızlığı ciddi ölçüde zedelenmişti. Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda hazırlanmış olan sanayi planı rafa kaldırılmış, Truman ve Marshall yardımlarından yararlanabilmek için ABD’nin dayatmaları kabul edilmişti. Ekonomik gelişmemiz ABD’nin politikaları doğrultusunda uygulanıyordu; bağımsız bir ekonomi politikası kalmamıştı. Türkiye NATO’ya girmişti. Dış politikada ABD’ye bağımlı olunmuştu. Bir dönem sömürgelerin bağımsızlık savaşlarına ilham olan Türkiye, bağımsızlık savaşı veren halkların karşısında tavır alıyor, emperyalist ülkeleri destekliyordu. Ayrıca ülke ABD ve NATO üsleriyle doluydu; çıkabilecek bir sıcak savaşta yok olabilirdi. Açık işgal yoktu; ama gizli işgal söz konusuydu.

Atatürk’ün politikalarına yeniden ihtiyaç vardı. Ancak 1938 sonrasında Atatürkçülük yoldan çıkarılmıştı. Atatürk’ün partisi olarak bilinen CHP’nin çizgisi artık Atatürkçülük değildi. Atatürkçülük ancak Türk sosyalizmiyle bütünleştirilerek yeniden canlandırılabilirdi. 1961 Anayasası’nın sağladığı özgürlük ortamı, sosyalizm konusunun özgürce tartışılmasına olanak tanıyordu. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin azgelişmiş ülkelere ilişkin olarak 1960’larda yaygın olarak kullandığı “kapitalist olmayan yol” politikası da tarafsız bir dış politika geliştirilmesinde ve ekonomik kalkınmada işe yarayabilirdi. Atatürk’ün, Sovyetler Birliği ile eşitlik temelinde yakın ilişki ve işbirliği politikasına yeniden dönülebilirdi.

Ancak bu politikaların uygulanabilmesi için geniş emekçi sınıf ve tabakalarının desteği yoktu.

Halkın çok büyük bölümü, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu potansiyel tehditler konusunda duyarsızdı ve bu dönemde hayat standartlarında meydana gelen gelişmeden memnundu. Potansiyel tehditler halkın hayatını doğrudan etkilemiyordu.

Bu koşullarda, Türkiye’nin bağımsızlığını savunan ve ülkenin sorunlarına çözüm arayan aydınlar, Atatürk’ün devrimciliğine sarıldılar ve onu değerlendirmeye başladılar.

İstiklal Savaşı yıllarında işçi sınıfının büyük çoğunluğu İstanbul ve Ege Bölgesi’ndeydi. İşçiler, Dünya Savaşı sırasında yaşadıkları gerçek gelir kayıplarını işgal yıllarında telafi ediyorlar, piyasadan çekilmiş mallara yeniden ulaşabiliyorlardı. Ayrıca, İstanbul’da İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal komutanlıkları, Yunanlıların Ege’de uyguladığı terör, baskı ve vahşeti uygulamıyordu. Bu nedenle, işçilerin büyük çoğunluğu Kurtuluş Savaşı’na katılmak için Anadolu’ya geçmedi veya bu mücadeleye İstanbul’da çeşitli biçimlerde destek vermedi. Kurtuluş Savaşımız, İstanbul ve Ege Bölgesi işçilerinin büyük bölümünün önemli bir katkısı olmadan kazanıldı.

1950’lerin ve 1960’ların işçi sınıfı da yükselen hayat standartları........

© Veryansın TV