menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türk sosyalizmi tartışmaları-II (İlkeler)

19 0
28.08.2025

Yıldırım Koç yazdı…

Türkiye, Atatürk’ün ölümü ve özellikle de 1946 yılından itibaren Atatürk’ün “yukarıdan aşağıya” yerleştirdiği milliyetçi, bağımsızlıkçı, devletçi, halkçı politikalardan ve planlı ekonomik gelişme yolundan ayrıldı ve ABD’nin etkisi altına girerek, soğuk savaşta taraf oldu ve Atatürk’ün Sovyetler Birliği ile karşılıklı saygıya ve eşitliğe dayalı yakın ilişki çizgisinden ayrıldı.

Atatürk’ün politikalarına geri dönme tartışmaları, 1961 Anayasası’nın getirdiği özgürlük ortamında, “Türk Sosyalizmi” anlayışı çerçevesinde başlatıldı.

Halkın çok büyük bölümünün kapitalizmin altın çağının getirdiği olanaklardan yararlanarak uygulanan politikaları desteklediği koşullarda, başta Şevket Süreyya Aydemir olmak üzere bir grup aydın, 1962-1963 yıllarında, ülkenin bağımsızlığının yeniden sağlanmasına yönelik bir tartışma başlattı. “Türk Sosyalizmi”nin belirlenen ilkeleri, Atatürk’ün Türkiye’ye özgü bağımsızlıkçı ve milliyetçi sosyalizm modelinin günün koşullarına göre geliştirilmiş biçimiydi.

Şevket Süreyya Aydemir, 7 Şubat 1962 tarihinde yayımlanan “Çağın Gerisinde Kalmak” yazısında (Yön, Sayı 8, 7 Şubat 1962) “Türk Sosyalizmi” anlayışına ilişkin genel bir program sundu:

“Bugünkü Türkiye’de genç aydınların ve gençliğin çoğunluğu, hep tabular, dondurulmuş kelimeler, köksüz anlamlar, şekiller ve gölgeler üzerinde didinip dururlar. Bu didinmelerin ilk vasfı yapıcı olmamalarıdır. Halbuki çağımız artık bir inşa asrıdır. Sosyal alanlarda, kültür anlamlarında, siyasi haklarda ve teşkilâtlarda, yeni temeller üzerine yeni bir inşa asrı. Bu inşa hareketinin sosyal örgütü, hem milletlerarasında tabiiyeti, hem millet içinde aşırı sınıflaşmaları reddeden ve hürriyeti, bir açlık hürriyeti, bir istismar hürriyeti, bir israf hürriyeti olarak almayan bir ideolojik yapıdır. Çağdaş sosyalizmin ilkeleri budur. Bu milli ve sosyal gelişmeyi, komünizm ve saire gibi anlamlarla karıştırmanın hiçbir kıymeti yoktur. Hele Türk sosyalizmi, komünizmin içinde değil, karşısındadır.

“Onun için ilk gayretimiz, Türkiye’de insan gücünü, bu gücün hareketli haline göre değerlendirmek olmalıdır. Halbuki bugün bu güç, hareketli haline göre değil, atıl haline göre ele alınmaktadır. Toprağı uyandırmak ve ona yeniden yerleşmek, Türk insanının atıl duran gücünü, yeni kalkınma hızımızın en yaratıcı sermayesi olarak almak, mağarasız, toprak damsız, gecekondusuz, israfsız, sefaletsiz, aydın ve sıhhatli bir Türkiye’nin kuruluşunu düzenlemek.

“Bizce şimdi Türk aydının heyecan verici görevi budur. Bu kuruluş davaları ve meseleleri birer birer işlendikçe görülecektir ki Türk sosyalizmi, hür, özgür, ileri milletler seviyesine ulaşan bir Türkiye’nin, Atatürk’ün dediği gibi ‘Türeli (güzel, YK) bir plân içinde’ inşasından ibarettir.”

Dönemin önemli aydınlarından Türkkaya Ataöv de, 7 Mart 1962 tarihli Yön’de (Sayı 12) “Türk Sosyalizmine Doğru” başlıklı bir yazı yayımladı. Yazı........

© Veryansın TV