Eski TKP’nin Atatürk düşmanlığı
Yıldırım Koç yazdı…
10 Kasım 2025 günü Anıtkabir’i 1 milyon 219 bin 148 kişi ziyaret etti. Atatürk’e şükranlarını ve saygılarını sunmak için Anıtkabir’i dolduranlar arasında toplumun tüm kesimlerinden insanlar vardı. Bazıları Anıtkabir’i ziyaret amacıyla Ankara dışından gelmişti. Anıtkabir’e geldikleri için kimse onlara bir çıkar sağlamadı.
Her ülkenin kahramanları vardır. Ancak insanlık tarihinde Atatürk’ün özel bir yeri olduğu konusunda hiç kuşku yok. Sevgili Hocam Prof.Dr.Alpaslan Işıklı ile Atatürk’ün dehasını konuştuğumuz bir gün, şöyle bir uyarı yapmıştı: “Unutma ki, Atatürk’ü çıkaran da Türk milletidir.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve milletimizin bütünlüğüne yönelik emperyalist odaklı saldırıların arttığı günlerde, Atatürk’ün değerini daha iyi anlıyoruz; ona duyduğumuz saygı ve sevgi daha da çoğalıyor. Geçmişte Atatürk’ü önemsemeyen birçok kişi, eski hatasını telafi etmek amacıyla, Atatürk’e saygılarını sunmak gereğini duyuyor. Ancak saygı sunmak yetmez; onun uygulamalarına ve amaçlarına da sahip çıkılması gerekir.
Sosyalist sol içinde Atatürk’e hâlâ düşmanca bakanlar da var. İnsanları şeyhlerin, ağaların, aşiret reislerinin, halifenin, vb. kulu yapmayı savunan gericilerin ve emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bölücülerin Atatürk düşmanlığını anlamak mümkündür. Atatürk gericilerin ve bölücülerin belkemiklerini kırdı. Onların düşmanlığı kendi içinde tutarlıdır.
Sorgulanması gereken, Türkiye’ye özgü milliyetçi ve bağımsızlıkçı bir sosyalizm modeli geliştiren Atatürk’ün, sosyalizmi savunduğunu belirten kişi ve örgütlerin bir bölümünün hâlâ hedefinde olmasının nedeni.
Bunun nedeni herhalde Kurtuluş Savaşı’mıza ve daha sonraki yıllardaki ilişkilere kadar uzanıyor.
Pankuş Yayınları tarafından bu yılın başlarında yayımlanan SSCB’nin Türkiye’yi İşgal Girişimleri, Eski TKP ve Anti-Kemalist Faaliyetler kitabımda eski TKP’nin politika ve uygulamalarını ayrıntılı olarak ele almıştım. Eski TKP, uygulamaya çalıştığı sosyalizm anlayışının temeline Türkiye’yi Sovyetler Birliği’nin mandası yapmayı koymuştu. Vatan olarak Türkiye’yi değil, Sovyetler Birliği’ni kabul ediyordu. Eski TKP’nin Türkiye’deki uygulamaları, Türkiye’nin ve Türkiye işçi sınıfının değil, Sovyetler Birliği’nin dış politikalarının çıkarlarına ve oradan gelen talimatlara göre belirleniyordu. Eski TKP’nin sosyalizm anlayışı, halkımıza değil, Sovyetler Birliği’ne güvenmeyi temel alıyordu. Atatürk’ün bağımsızlıkçı ve milliyetçi bir sosyalizm modeliyle, eski TKP’nin Sovyetler Birliği mandacılığını savunan sosyalizm modeli birbirinin rakibiydi. Bu nedenle, eski TKP, Atatürk’e olmadık suçlamalar, iftiralar ve hakaretlerle saldırdı. Türkiye’de sosyalistlerin eski TKP konusundaki duyarlılığı da, bu haksız ve yanlış yaklaşımdan etkilenmelerine yol açtı.
Gericilerin ve bölücülerin Atatürk’e saldırıları, kendi açılarından haklıdır; çünkü insanların başkalarının kulu olmasını engellemede ve ülkenin ve milletimizin bütünlüğünü sağlamada Atatürk’ün belirleyici etkisi olmuştu. Bazı sosyalistlerin Atatürk’e saygısızlıklarının temelinde de, eski TKP’nin Sovyet mandacısı tavrının izleri yatmaktadır.
Eski TKP’nin Atatürk aleyhindeki bazı açıklamalarını, eski TKP kaynaklarından aktarayım.
Şefik Hüsnü’nün 22 Ocak 1923 tarihinde Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Prezidyumuna gönderdiği yazıda şu görüşler yer alıyordu:
“Kendini kadir-i mutlak sanan ve yetkilerinin sınırsız olduğunu hayal eden milliyetçi hükûmet, başlangıçtaki kararsızlıklarının ardından, açıkça kaba ve diktatörce bir baskıya girişti. Artık tutuklama ve yargılama söz konusu değil. Sanık sözde halkın adaletine teslim ediliyor, yani işaret edilen kişi galeyana getirilmiş bir grup serseri ortasına atılıyor ve linç ediliyor.” (Akbulut, Erden –Tunçay, Mete, İstanbul Komünist Grubu’ndan (Aydınlık Çevresi) Türkiye Komünist Partisi’ne,1919-1926; 1. Cilt, 1919-1923, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, 2012;283)
Türkiye Komünistleri imzasıyla 1 Mayıs 1923 günü dağıtılan bildiride şöyle deniyordu:
“Zengin sermayedarlara ve onların mümessili oldukları hükûmetin kulağına bağıracağız. (…)(7) Bütün dünya işçi sınıfının ve emperyalist devletlerin boyunduruğu altında inleyen şarkın mazlum ve esir milletlerinin yegane müdafaacısı olan Sovyet Rusyası ile hakiki ve devamlı iktisadi ve siyasi ittifak akdi; (…) Gaddarlık ve zulüm cihetiyle Avrupa burjuvalarından geri kalmayan ve birçok hususlarda onlara taş çıkartan Türkiye’nin haris ve zalim derebeyleri, ağaları, beyleri ve paşaları, zengin sermayedarları ve onların mümessili olan........© Veryansın TV





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Ellen Ginsberg Simon
Gilles Touboul
Mark Travers Ph.d