Mahkemenin intiharı
Yavuz Alogan yazdı…
Halkın kendi refahı ve geleceği ile Anayasa arasındaki bağlantıyı fark etmesi, öğrenmesi gerekir. Siyaset kurumunun ve akademinin en önemli görevi bu farkındalığı güçlendirmek olmalıydı.
Fakat bunu sadece anlatarak ya da kitap makale yazarak, bilimsel açıklamalarla ya da heyecanlı konuşmalarla yapamazsınız. Halkın eylemli olarak bunu fark etmesi, kâğıt üzerinde sahip olduğu egemenliği yeniden elde etmesi, insan derisiyle kaplı sahici bir anayasanın yolunu açması, bunun için gerekli kurumları yaratması gerekir. Siyaset kurumu bu sürece ancak yol gösterebilir, eyleme öncülük edebilir.
Anayasa bütün yasaların üzerindedir, Devlet’in gücünü hukukla sınırlayarak bireylerin haklarını güvence altına alır. Anayasa’nın muhafızı, gözetmeni ise Anayasa Mahkemesi’dir (AYM) ve her türlü siyasetin üzerindedir. Devlet’i yöneten her kim olursa olsun (kral, padişah, cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, genel kurmay başkanı) suç işlediğinde, ceza gerektiren bir sorumluluk doğduğunda, Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla bir ceza mahkemesine dönüşür. Kralın tacını başından alır, en haşmetli imparatorun idamına hükmedebilir. Anayasa Mahkemesi budur.
Anayasa Mahkemesi yoksa Anayasa da yoktur, bireyler Devlet karşısında çaresizdir. Bütün diktatörler önce Yüce Divan görevi yapan bu mahkemeye bu yüzden saldırırlar, onun yetkilerini kısıtlamaya, onu dört bir yandan bağlamaya, mümkünse kapatmaya çalışırlar.
Tarihte kendi yetkilerinden parlamento çoğunluğu uğruna feragat eden, Anayasa’nın kendisine verdiği yetkileri zerre kadar direnmeden kendi eliyle kısıtlayan bir Anayasa Mahkemesi var mıdır? Varmış.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, bundan böyle TBMM’deki çoğunluğun, yani Cumhur İttifakı’nın, “parlamento kararı” dediği işlemlere dokunmayacak, alınan kararın Anayasa’ya uygunluğunu denetlemeyecek. Hukukçular, AYM’nin en önemli içtihadını iptal etmesi anlamına gelen bu kararın sürekli bir Olağanüstü Hâl rejimine kapı açtığını söylediler.
Buna Anayasa Mahkemesi’nin intiharı diyoruz.
Yargıçlardan, akademiden tek ses yok. Birkaç vicdan sahibi dikkatli hukukçu olmasaydı AYM’nin Resmî Gazete’de yayımlanarak sessizce yürürlüğe giren bu kararından haberimiz........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein