menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Jeopolitik intihar girişimi

91 32
13.07.2025

Cem Gürdeniz yazdı…

Emperyalizm, doğası gereği hedeflerinden asla vazgeçmez. Özellikle Batı Asya’da, tarih boyunca imparatorluklara ev sahipliği yapmış, medeniyetlerin geliştiği bu geniş coğrafya bugün küresel finans kapitalin yeni sömürü düzeni için merkezî önemdedir. Kızıldeniz, Basra Körfezi, Doğu Akdeniz ve Karadeniz’i bir kuşak gibi saran bu coğrafya, sadece enerji kaynaklarıyla değil; aynı zamanda nadir toprak elementleri, tatlı su kaynakları, tarım havzaları ve stratejik geçitleriyle yeni yüzyılın mücadele alanıdır.

Bu mücadelede hedef açık ve nettir: Çin, Rusya, İran ve Türkiye gibi bölge devletleri parçalanacak, küçültülecek, kontrol altına alınacak ve birer enerji iletim koridoruna dönüştürülecektir. Batı’nın gözünde bu ülkeler ne birer egemen devlet ne de kültürel-medeni kimlikleriyle değerli varlıklardır. Onlar sadece ham madde sağlayan, ucuz iş gücü sunan ve gerektiğinde çatışma bölgesi olan periferilerdir. Emperyalizmin amacı bu bölgeyi sadece jeoekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik açıdan da kontrol altına almaktır.

Bu hedefe ulaşmak için kullanılan araçlar da nettir: NATO şemsiyesi, Avrupa Birliği’nin ekonomik kılıfı, İsrail’in askeri gücü ve bölgedeki vekil devletler. Özellikle Ukrayna, Yunanistan, Romanya ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi gibi ülkeler bu planın ileri karakollarıdır. Türkiye’nin çevresi, adeta bir emperyal kuşatma zinciriyle sarılmıştır.

Bu zincirin en kritik halkası ise “denize çıkışı olan bir Kürdistan” devletidir. ABD ve İsrail tarafından çizilen bu jeopolitik hedef, Soğuk Savaş sonrası dönemde giderek belirginleşmiş ve Anglo-Sakson-Siyonist eksenin değişmez planı hâline gelmiştir. Ne yazık ki bu projeye, Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli hükümetleri farkında olarak ya da olmayarak katkı sağlamışlardır.

Birinci ve İkinci Körfez Savaşlarında Çekiç Güç’e........

© Veryansın TV