"Mümtaz bir kurumu temsilen kavlimde hep kati durdum!"
Yol yorgunluğunu herkes istirahat ederek atlatırken, biz daha beteriyle karşılaşmanın sıkıntısıyla yorgunluğu çoktan unutmuştuk. Sanki Enver Ören abiler; bir silüet gibi önüme dikiliyor, konuşmadan gözlerini kırpmadan bana bakıyor gibime geliyordu ve bana lisan-ı hâl ile; “Bu işin başına insanlarla cebelleş diye mi verdik? Biz de seni sabırlı, geniş yürekli, bizi iyi temsil edecek diye düşünüyorduk! Yazıklar olsun, yazıklar olsun!” seslerini duyar gibi oluyordum. Sabretmem lazım geldiğini düşünerek o bozguncuyu yanıma çağırttım. Projemizin başından beri seyredeceğimiz yolu, konuştuklarımızı hatırlattım kibarca; “Israrla; ya ücretimi artır, ya da sete gelmem” deyince, daha fazla dayanamadım, elimden ve ağzımdan kötü bir şey çıkar endişesiyle hızla oradan uzaklaştım. Yol yorgunluğunu herkes istirahat ederek atlatırken, biz daha beteriyle karşılaşmanın sıkıntısıyla yorgunluğu-morgunluğu çoktan unutmuştuk. Yönetmene; “Bitirelim mi?” dedim. Koskoca Yücel Bey yutkundu, mahcup bir edayla: “Kötü örnek olur. Ne pahasına olursa olsun ipini çekelim!" O zaman: “Hakkı değil ama! İşte, aha bu........
© Türkiye
